Peynirli tuzlu kurabiye

Image

Annemin bir tuzlusu vardır, akıllara zarar. Hem kıyır kıyır, hem minnacık hem de mis gibi peynirli!

peynirli tuzluAnnem tutucudur. Aldığı peynir markasından, gittiği yere kadar, yeni birşey denemeyi sevmez. Korkarım yaşlandıkça böyle oluyor. Biz de mi öyle olacağız bilemem. Ben belki azıcık durulurum, macera yaşamaktan, eski garanti tariflere dönerim. Ama içimdeki çocuk yaşadığı sürece yenilikleri takip edeceğim sanırım, ve umarım.

Dönelim annemin tuzlusuna;

Efenim, valide sultan için herşeyin miniği makbuldür. Evinde minnacık biblolar, küçücük sabunlar vardır. Kurabiyelerin en incesi, poğaçaların en miniği makbuldür. Minik demek, kibar demek. Zarif zarif. Tabağa yerleştirdiği zaman göz okşayacak. Karın doyurması şart değil. Bu tuzlular da öyle işte. Bir haplık. İki katlı servis tabağında üst kata yerleştirir, altlara da birazcık daha iri ya, un kurabiyelerini koyar. Onu daha sonra yapacağım. O da ayrı efsane.

Neyse, nerede kalmıştık? Bir pazar çayına gelecek arkadaşlara yapayım dedim. Evde eski kaşar var, eh ben de rejimdeyim, az yağlı peynirden başka birşey yiyemiyorum, güzelim kaşar kuruyup mundar olacak. Birebir tarifini uyguladım. Sonuç ? Tabii ki onunkiler kadar keskin, minik ve gösterişli olmadı. Tadı yerinde olsa da görüntü tutmadı. Olsun, olsun, yapa yapa oturur belki. Ya da siz daha güzelini yaparsınız ?

 

 

Devamı için tık / Press to read more

Likörlere ilave. Vişne likörü…

Image

vişne likörüYaz meyvalarının en nazlısıdır vişne. Bir gelir, bir gider. Bir ay bile dayanmaz. Haftalık pazardan kaçırdınız mı, belki iki pazarda daha bulursunuz o kadar. Sonrasında bitti mi biter. Ara ki bulasın. O yüzden vişne kıymetlidir. Annem reçelini pek severdi. Her sene kavanoz kavanoz yapardı. Kimi mücevher gibi parlayan enfes derinlikteki renkte olur, arada da olsa, nadiren, şekeri mi yanar yoksa vişnenin cinsinden mi bilmem, rengi kahve rengine döner. Vişne reçelinin bubukları kaymakla veya beyaz peynirle yenir, kalan suyu ise bize şerbet olurdu.

Şimdi bıyık altından gülmeyin lütfen. Bizim ailede bubuk denirdi. Sizinkinde tane deniyor olabilir.

Devamı için tık / Press to read more

Top top pasta…. Choux pastry

Image

Çocukken, 1970’lerden bahsediyorum. Rumeli caddesi üzerindeki Rio diyorum, Saray pastanesi diyorum. Tabii ki Kapris ve Pelit diyorum. Daha Divan çok lüks iken, Valikonağı üzerinde Rainbow varken, Venüsün ilk zamanları, Markiz’in son anları iken, Deve tellal, pire berber iken, pastanelerden 3 hadi bilemediniz 4 çeşit pasta hatırlıyorum. Ekler, milföy, piramit dilimi ve tabii ki ballı top top pasta. Mahlep kokulu paskalya çörekleri, yağlı kağıt üzerinde satılan kedi dili, ahh bir de burnumun direğini sızlatan Saray pastanesinin kreması. O neydi ya rabbim?! Şimdi maalesef çiğ krema yasaklandı yasaklanalı, tatsız kremalara kaldık.

Bütün bu nostaljik tatlar arasında benim favorilerim milföy ve top top pasta taaa o zamanlardan beri. Alman pastasını pastadan saymıyoruz, o çörek sınıfında. Ama hepsinin ortak noktası o içindeki vanilyalı, bol yumurtalı, pastacı kreması için kanımı akıtabilirim. Bilen bilir, kova kova yiyebilirim.

Daha sonra yıllar geçtikçe, bambaşka pastalar hayatımıza girdi. Art Cafe’nin Pinolisi, Emel Başdoğan’ın pastaları, Ortaköy’deki Torte’nin limonlusu. Ama yok, şimdi pasta deyince o üzeri pırıl pırıl ve çıtır çıtır karamel kaplı “bubuklu”Ballı pasta ballı pastalar.. Onların yerini tutan yok.

Devamı için tık / Press to read more

Puf veya Choux veya profiterol hamuru

Image

Tatlı veya tuzlu kullanabileceğiniz minik topların basit tarifi. Okuyun, sakın gözünüz korkmasın. Göründüğü kadar zor olmayan, tam tersine basit bir hamur. Bir iki püf noktasına dikkat edin yeter.

  • 50 gr tereyağ
  • 3/4 cup un
  • 3/4 cup su
  • 3 yumurta, (hepsini bir kaseye kırın)

chou pastryÖnce fırını 210 dereceye ayarlayın. Isınması zaman alacağı için ilk işimiz bu olsun.

Derin bir tencereye tereyağı ve suyu koyun. Tereyağ eriyip su da kaynamaya başladığı zaman, unun hepsini birden ekleyin. Kaşık ile karıştırarak top haline gelene kadar karıştırın.

chou pastry

 

 

 

 

 

 

Hemen, çok çabuk toparlanacaktır. Ateşten alın. Mikserin çırpıcı uçları ile biraz karıştırın ılınsın. Sonra karıştırmaya devam ederken, yumurtaları teker teker ekleyin. Bu aşamada hamur sanki kesilmiş gibi pütür pütür olacak, merak etmeyin. Son yumurtayı da eklediğiniz ve iyice yedirdiğiniz zaman koyu yoğun ama parlak bir hamur olacak. Kenara alın.

chou pastryFırın tepsisine yağlanmış kağıdı serin. Sonra, istediğiniz topların büyüklüğüne göre;

  • Çay kaşığı (pek minik, tek lokmalık, pek kibar, ama sabır işi)
  • Tatlı kaşığı (standard profiterol boyu)
  • Çorba kaşığı (büyük, doyumluk, gösterişli, taç gibi halka gibi yapmak için ideal)

Tepsiye aralıklı olarak dizin. Pişerken kabaracaklarını unutmayın 🙂

Topların üzerine fırça ile biraz su sürün veya varsa sprey ile püskürtün. Sonra tepsiyi çok sıcak fırına koyun. 20 dakika bu şekilde pişecek. 20 dakikanın sonunda fırını 180 dereceye indirin, bir 40-45 dakika daha pişirin. Arada kontrol edin yanmasınlar, ama benim fırınımda 40 dakikada gayet güzel oldular. Anormal bir kızarma olmadı, yanmadı, kavrulmadı. Önce sıcak fırında pişince puf puf kabarıyorlar, daha sonra da bu kadar uzun pişmesi hamurun iyice kurumasını sağlıyor.

Şimdi orijinal tarifinize dönebilirsiniz. 😀

ŞİFA Çorbası

Image

IMG_1814Malum havalar soğuk, burnu akan, tıksıran çok. Herkeste bir domuz gribi korkusu. Grip kendisi yeterince korkutucu değilmiş gibi, herkes bir domuz giribine yapıştı kaldı. Bu durumda, en güzeli en lezzetlisi ŞİFA ÇORBASI.

Bol sebze, zencefil, tavuk suyu, azıcık da kırmızı mercimek. İşte bu kadar.

Devamı için tık / Press to read more

Tavuk paçası 558 kalori

Image

tavukpaçası

Yemek işlerine, tariflere ne kadar meraklı olduğumu bilen çok çok sevdiğim bir arkadaşım, kocaman bir kitap hediye etti. İki kocaman ciltten oluşan, rahmetli Tuğrul Şavkay”ın “Halk Mutfağımız” kitabı. İçindeki yemeklere bakınca, çoğu bildiğim, nostaljik, annemin ve ailenin diğer kadınlarının sık yaptığı neredeyse kaybolmuş lezzetlerdi. BA-YIL-DIM! Tiritten, paparaya, mafişten kalbura bastıya pek çok tarif var. Yok, yok, Julia Child usulü hepsini teker teker deneme gibi bir niyetim yok. Ama zaman zaman başvuracağım kesin.

IMG_0081Takip edebildiniz mi bilmiyorum, bu aralar Karatay diyetine sardım. Çok katı olduğu yerler var (akşam 20:00’den sonra yemek zinhar yasak. E peki arkadaşlarla yemeğe gidince ne yapılacak ?) , bir yaşam şekli olarak beni çok kısıtlar ve zorlar gibi geliyor.  Şimdilik uygulamaya çalışıyorum. Bünyeme de iyi geldiğini söyleyebilirim. Bir kere aç kalmıyorsun, gözün doyuyor. Yasakları öğrendikçe kendine yeni menüler, yeni yemekler yaratabiliyorsun. Genel kural olarak, bol protein, düşük glisemik indeks deyince zaten yuvarlanıp gidiyorsun.

Devamı için tık / Press to read more

Pasta kreması

Image

Bu oburcuk, yumurtalı pastacı kreması için ruhunu verebilir. O derece severim. Kovayla yiyebilirim, yine de doymam. Evde de annem yaptığı zamanlarda, tencerenin dibini  sıyırmak için peşinden ayrılmazdım. Sonunda, uzun çalışmalardan sonra, aşağıdaki oranlara ve tarife ulaştım.

Göreceğiniz ve okuyacağınız gibi, bunun da alternatifleri var. Ah bir de itiraf etmem lazım, klasik pastacı kreması değil bu. Daha kolayı. Biraz “bizden”leşmiş hali.

  • 3 yumurta (akı / sarısı ayrılmış)
  • 3 tepeleme çorba kaşığı un
  • 60 gram tozşeker
  • 300 ml süt
  • İsterseniz 1 küçük paket krema
  • Limon kabuğu rendesi veya vanilya
  • 3 fındık kadar tereyağı

Gördüğünüz gibi son derece oransal bir tarif her yumurta için 1 kaşık un, 100 cc süt, 20 gr şeker. 😀 Yukarıdaki tarif 4 kase kadar çıkıyor, yetmez ama evet derseniz, 4 veya daha güzeli 5 yumurta ile yapın, kalanını da çocuklar bitirir. 😀 Hatta dondurabilirsiniz. 😀 Dondurucudan çıkarıp eritip azıcık da çırptığınız zaman işlem tamamdır.

Yapım aşamalarım şöyle;

Yumurtaları soğukken ak-sarı ayırın. Sarılarını şeker ve un ile derin bir tencerede karıştırın. Çatalla karıştırmanız yeterli olacaktır. Yumurta sarılarını şeker ile mikserle çırparsanız o kadar köpürüyor ki, daha sonra sütü ekleyip pişirdiğiniz zaman, o köpük sıkıntı yaratıyor.  O yüzden çatalla sakince karıştırın, hepsi pürüzsüz krema gibi olsun.

Bu karışımın üzerine, soğuk sütü (bizdenleştirdim diyorum ya 🙂 ) yavaş yavaş ekleyerek karıştırmaya devam edin. Daha altını açmıyoruz. Hepsi güzelce karıştığı zaman, orta ateşe alıyoruz. Sonrasında, muhallebi gibi pişiriyoruz. Eğer içinde pütür kalırsa, ayaklı blenderiniz ile bu pütürlerden kurtulabilirsiniz.

Oldukça koyu, kaşığın izi kalacak, hatta kaşıktan tencereye döktüğünüz zaman kütle olarak kalabilecek kadar sert bir krema oluyor. Şimdi, altını kapatıp, tatlandırıcı lezzetimizi (limon kabuğu rendesi veya vanilya) ekleyebiliriz. Üzerine azıcık tereyağımızı da serpip kendi sıcaklığı ile erimesini bekliyoruz. Sonra karıştırabiliriz. Kabuk olmaması için tereyağı hiç karıştırmadan da soğutabilirsiniz. Tencerenin kapağını kapayacaksanız, araya pilav demler gibi bir mutfak bezi veya kağıt havlu koymanızı tavsiye ederim. Buharı kremanın üzerine inmesin.

Şimdi, aklar ve krema kenarda kaldı değil mi? 🙂 Sorun yok. Çeşit çeşit kullanabilirsiniz:

  • Kremamızı isterseniz bu şekli ile (sapsarı, mis kokulu muhallebi gibi) kullanabilirsiniz.
  • Hafifleştirmek istiyorum, biraz da yumuşasın derseniz, yumurta aklarını çok sert olacak şekilde çırpın (metal veya cam kapta, hiç yağ olmadığına emin olduğunuz metal mikser uçları ile) ve soğumuş kremaya katlayarak yedirin. Bu hem kremayı daha akışkan hale getirecek, hem de köpüksü bir kıvam katacak.
  • Zenginleştirmek istiyorum, kaloriden bana ne diyorsanız, o zaman da, soğukken iyice çırptığınız kremayı yine soğuk sarı kremaya karıştırın. Bu da kıvamı yumuşatacaktır, ama ekstra bir kadifemsi lezzet de verecek.

Yukarıdaki 3 krema da çok başarılı kremalar. Pastalarınızda gözünüz kapalı kullanabilirsiniz.

Afiyet şeker olsun.

Mücver… ver… ver… ver… 36 adet, her biri 42 kalori

Image

Biz çocukken, o masum ve yediklerimizin çok daha doğal olduğu yıllarda, baharın geldiğini kabak yemeklerinin çoğalmasından anlardık. Zeytinyağlı kabak, kıymalı kabak kalye, tabii ki dolma, eh dolmanın yanına mutlaka mücver. Valide hanım, dolma yaptığı zaman, içini ziyan etmez, sadece bir kabak daha rendeleyerek mücver yapardı. Çocuk aklımla, dolmadansa, mücveri her zaman tercih ederdim. Yok, cümle yanlış oldu. Ben hala mücveri tercih ediyorum. 🙂

mucverSonraları aklımız erdiği zaman, anneme mücveri illa dolma olduğu zaman değil, her zaman yapması için bastırır olduk. O zamanlar kızartma zararlı diye bir çekincemiz de yoktu herhalde, annem sık sık yapardı. Daha sonra, kilo-kolestrol hayatımıza girince, tavsadı tabii. Taa ki, birisi mücveri kızartarak değil de, tepside fırında yapmayı akıl edene kadar. Ne demişler, en büyük icatlar, ihtiyaçtan kaynaklanır. Mücveri tepsiye döken teyze de, belli ki mücver hasretine dayanamamış.

Ben yıllar sonra, misafire nasıl yapmalı, servisi şık olsun diye kaşınırken, ihtiyaçtan yani, mücveri silikon muffin kalıplarında yapmaya başladım. Misss… Hem tek lokmalık, hem kalanı sulanmaz, hem şık, hem hafif. Eh daha ne olsun. Kilo problemini en kafaya taktığımız zaman, tart yerine çayda bile mücver yapar oldum. Hatta hızımı alamadım, patlıcanla bile yaptım. A tabii ona mücver denmez, o başka. Onun da tarifi işte burada.

Neyse biz dönelim, kabak mücver tarifimize. Eminim annenizin veya teyzenizin tarifi de vardır. Benimkinden çok da farklı olduğunu sanmam. 😉 Ama ben ölçtüm, biçtim. İp uçlarını toparladım. Fazladan bir tarif daha okumanın, biraz daha esinlenmenin bir sakıncası olmaz değil mi?

 

Devamı için tık / Press to read more

Pancake… En basitinden… 6 adet, her biri 107 kalori

Image

Pancake özellikle ingiliz ve amerikalıların sevdiği bir kahvaltılıktır. Ben daha frankofon olarak, brioche, croissant, veya en son waffle falan severim. Ama tabii pancake’in güzeli olunca da gözünün yaşına bakmam. Yakın zamana kadar, evde yapmayı bile denemedim. İtiraf etmem lazım, uğraşmak istemedim.

Yakın zamanda, önüme öyle basit bir tarif geldi ki, artık kaçacak delik kalmamıştı. Yapması 2 dakika, pişirmesi 3, 5-6 dakikada, muhteşem bir kahvaltı çıkıverdi ortaya. Yanına Nutella mı istersiniz, reçel mi, peanut butter mı veya hatta tahin pekmez mi orası size kalmış. Ben meyvalı ve ballı seviyorum. Ya da haydi bir itiraf daha ballı-kaymaklı.

pancake 

Devamı için tık / Press to read more

Enginarlı tavuk Tencere yemeği 125 kalori

Image

Herkese ve her yere farklı gelir bahar. Ağaçlara mimoza ile gelir, sonrasında hemencecik erikleri bademleri Bebek’teki manolya derken erguvanlar.

Günlere erken aydınlanan sabahlarla gelir, sonra saatler ayarlanır.  Lodoslar sıklaşır, hava ılınır yavaş yavaş.

Okullara, gençlere lodosla gelir. Azıcık yüzünü gösterse güneş, önce atkılar atılır, sonra montlar. Tabii hemen arkasından gelsin nezle-grip 🙂

Benim için mutfağa, taze yeşilliklerle gelir. Önce dereotu, taze soğan, hemen arkasından enginar, çağla. Şimdi diyeceksiniz ki, bunların hepsi bütün kış var artık?! Olsun, varsın olsun. Kış dereotu kokmuyor ki? Kış taze soğanı öyle çıtır olmuyor ki.

Yine de, kışın grisinden çok bunaldığımda, daha bahar mutfaklara yansımasa da, dereotu ve taze soğanla, bulabilirsem taze ayıklanmış enginarla avunmaya çalışırım. İşte bu durumda, annemin enginarlı tarifleri imdadıma yetişir.

Enginarlı tavuk da bunlardan biridir. Ben biraz daha hafiflettim tarifi. Beşamel sos kısmını atladım. Aşağıdaki tarifte, ikisini de anlatacağım gerçi. Siz hangisini isterseniz, onu yapın. Yeter ki ilham versin, mutfağa girmeniz için heyecan katsın.

enginarlı tavuk

Devamı için tık / Press to read more

Kandil simidi sadece simit mi olur?

Image

Kandil simidine bayılırım. Neden sadece kandillerde yapılır diye de üzülürüm. Evet, bazı pastaneler zaman zaman yapar, ama benim dediğim pastaneler değil, ev. 😀

kandil simidiMahlep, zencefilden sonra en sevdiğim baharatlardandır. Tatlıya, tuzluya çok yakışır. Derin parfümü, içi ısıtan aroması, pişerken mutfağı değil, evi sarması. Beni benden alır. Evet, mahlepli pek çok tarif var civarda. Kimi fazla yağlı, kimi kulakmemesi kıvamında, yani kesin değil, muallakta kalmış.

Ama Buyurun, size en ölçülüsünden, en garantisinden kandil simidi veya farklı şekillerde yapabileceğiniz tuzlu.

 

Devamı için tık / Press to read more

Alaska-Frigo… Piyasada yoksa da evde var! 236 kalori 12 adet

Image

Çocukken sinemayı bana sevdiren neydi bilmiyorum. O koca koca kendine has kokusu olan salonlar mı, cumartesi 11:00 matineleri mi, yoksa Alaska Frigo mu?

Yerken üzerindeki folyosu yırtılır, elimiz parmaklarımız batardı. Annem sırf o yüzden almak istemezdi. Koko alsa, o da kırıntı kırıntı her tarafa dağılır, Frigo alsa parmaklar yapış yapış olur. O temiz temiz patlamış mısır almak isterdi, biz illa frigo diye tuttururduk.

Screen Shot 2015-02-01 at 19.20.45

 

Son zamanlarda piyasadan yine kalktı. Haberlerde duyduğuma göre, ETİ almış. Ama hala üretimi yok. Merak ve hasretle bekliyoruz. Ama bekle bekle nereye kadar? Dedim ki, tatil, sinema zamanı, frigo yapıla.

 

Devamı için tık / Press to read more

Balık salatası

Image

balıklı salataZengin, gösterişli, havalı! Bir salatada beklediğiniz, istediğiniz herşey bu salatada var. İster sıcak bir yaz gecesinde, ister sıcak bir kış partisinde, misafirlerinizi her türlü mest edecek bir salata.

 

Bu tarif, kitabımda var. Daha önce facebook sayfamda da paylaştım. Dolayısıyla beni takip edenlerin, tanıyanların zaten bildiği bir tarif. Ama kayıt altında kalması, yeni tanıyanların öğrenmesi için buradan da paylaşıyorum.

 

Devamı için tık / Press to read more

Balkabaklı salata

Image

Kışın renkler soluyor. Hava soluk, sokaklar soluk, soğuk, neredeyse kasvetli. Hava gibi. Kurşun gibi ağır.

Bunun yanında, bazı, hepsi değil, sebzeler canlı canlı. Balkabağı, en sarıdan kırmızıya kadar değişen renkte. Havuç, turp, kırmızı biberler, sapsarı ayvalar, bordoya çalan derin kırmızı narlar.

Bu salata da bu renklerden ilham almış sanırım.

balkabaklı salataTarifi bana veren, çok sevdiğim bir kuzenim. İlla bir icat çıkaracağım ya, tarifte değişiklik yaparak denedim. Orijinal tarif, kinoa ile yapılıyor. Ancak ben kinoa’nın hazırlanmasını çok uzun bulduğum için (uzun uzun ovuştura ovuştura yıkayıp o acıyı temizlemek lazım) onun yerine yurdum malı, tam kepekli ince bulgur kullandım. Görsel olarak aynı sonucu verdi. Ancak atladığım nokta bulgurun her kademede, çok çok su çekeceğiydi.

Buyurun tarife;

Devamı için tık / Press to read more

Çoban payı

Image

çoban payıÇocukluğunda, taze ekmek dilimi üzerinde veya burunu içinde kavrulmuş kıyma yemeyen var mı? Daha muffinler, tuzlu tartlar mutfağımıza girmemişken bahçede oynayan çocuklara ara öğün olan “sokak” lezzetlerinden biridir. Herhangi bir yemek için hazırlanan kavrulmuş kıymadan kaldı mı, kapışırdık.

Çoban payı da benzer bir tat uyandırdı bende. Bol kavrulmuş kıyma ve patates püresinin mükemmel uyumu. Her ikisi de başka yemeklerden artmış olabilir, bu yeni bir lezzet yaratmak için en güzel bahane değil mi? Her ikisini de azıcık daha “zenginleştirip”, yepyeni bir yemek yaratmak.

Devamı için tık / Press to read more

Bulgur pilavı

Image

BA-YI-LI-RIM !

İlla pilavlık bulgurdan değil, zaman zaman köftelik dediğimiz ince bulgurdan da yaparım. Neden olmasın?

Benim malzemelerim şöyle. Evdeki diğer sebzelerle zenginleştirmek de mümkün:

  • 4-5 adet taze soğan (olmazsa olmaz)
  • 1 adet kuru soğan
  • 2 diş incecik ezilmiş sarımsak
  • 1 çorba kaşığı biber salçası
  • 1/2 bardak domates püresi veya incecik doğranmış domates
  • 1 kapya biber minik doğranmış
  • 1 havuç
  • Soğuyunca eklemek için ince kıyılmış dereotu
  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 ölçü bulgur
  • 2 ölçü su (normal pilavlık bulgur için. İnce bulgur kullanıyorsanız 1 ölçü koyun, yetmezse, 1/2 ölçü daha ekleyin. Unutmayın, eklemek kolay, çıkarmak imkansız)

Zeytinyağını güzelce kızdırıp incecik doğranmış bütün sebzeleri güzelce soteliyorum. Hafifçe yumuşadıkları zaman, iyice yıkanmış bulguru ekliyorum, onu da 2-3 kere çevirerek hem her tarafının yağlanmasını hem de sebzelerin karışmasını sağlıyorum.

Sonra içine sıcak suyu ölçerek ekliyorum. Bu aşamada domatesi ve biber salçasını da suda erittiğimi söylemem lazım.

Tuzunu biberini atıyorum.

Kaynamaya başladığı zaman altını biraz kısıp, suyunu çekene kadar arada kontrol ederek, kapağı kapalı şekilde pişiriyorum. Kontrol aşamalarında karıştırmak serbest.

Daha sonra, suyunu çekince, altını kapatıp bir bez veya kağıt havlu koyarak demlenmeye bırakıyorum.

İyice serinlediği zaman, çatalla havalandırırken, kuru nane veya taze doğranmış dereotunu ekliyorum.

Misssss !

Afiyet şeker olsun!

BA-YI-LI-RIM !

İlla pilavlık bulgurdan değil, zaman zaman köftelik dediğimiz ince bulgurdan da yaparım. Neden olmasın?

Benim malzemelerim şöyle. Evdeki diğer sebzelerle zenginleştirmek de mümkün:

  • 4-5 adet taze soğan (olmazsa olmaz)
  • 1 adet kuru soğan
  • 2 diş incecik ezilmiş sarımsak
  • 1 çorba kaşığı biber salçası
  • 1/2 bardak domates püresi veya incecik doğranmış domates
  • 1 kapya biber minik doğranmış
  • 1 havuç
  • Soğuyunca eklemek için ince kıyılmış dereotu
  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 ölçü bulgur
  • 2 ölçü su (normal pilavlık bulgur için. İnce bulgur kullanıyorsanız 1 ölçü koyun, yetmezse, 1/2 ölçü daha ekleyin. Unutmayın, eklemek kolay, çıkarmak imkansız)

Zeytinyağını güzelce kızdırıp incecik doğranmış bütün sebzeleri güzelce soteliyorum. Hafifçe yumuşadıkları zaman, iyice yıkanmış bulguru ekliyorum, onu da 2-3 kere çevirerek hem her tarafının yağlanmasını hem de sebzelerin karışmasını sağlıyorum.

Sonra içine sıcak suyu ölçerek ekliyorum. Bu aşamada domatesi ve biber salçasını da suda erittiğimi söylemem lazım.

Tuzunu biberini atıyorum.

Kaynamaya başladığı zaman altını biraz kısıp, suyunu çekene kadar arada kontrol ederek, kapağı kapalı şekilde pişiriyorum. Kontrol aşamalarında karıştırmak serbest.

Daha sonra, suyunu çekince, altını kapatıp bir bez veya kağıt havlu koyarak demlenmeye bırakıyorum.

İyice serinlediği zaman, çatalla havalandırırken, kuru nane veya taze doğranmış dereotunu ekliyorum.

Misssss !

Afiyet şeker olsun!

Bademli tart 12 dilim için her dilim 289+210 kal.

Image

Çay sofralarınıza lezzet katacak zengin lezzetli bir tart.  İçindeki bademin çıtır olmayan dişe gelen kıtırlığı, kremamsı dolgusu, zengin badem aroması, hafif mayhoş vişne tadı, daha saymalı mıyız?

Bu tartı iki farklı şekilde yaptım. Bu tarif, daha zengin, biraz daha yoğun bir tart. Diğeri daha kıtır, daha hafif, biraz daha köpüksü. Onun tarifine de buradan ulaşabilirsiniz.

Zengin tereyağlı dolgusu, bademleri ve içinde hafif mayhoş meyvası ile bu kış için favori tartım oldu. Vereceğim miktarlar 30 cm’lik büyük boy bir tart için. Yukarıdaki kaloriler de 30cm’lik tartın 12 dilimlik hali için. Oldukça zengin bir tart göreceğiniz gibi. Daha ince dilimlemek elbette elinizde.

Sizin tart kalıbınız daha küçük ise, yüksek bir tart olarak pişirebilirsiniz, veya miktarları azaltabilirsiniz.

Bademli tart

Devamı için tık / Press to read more

En iyi tart tabanı 12 dilim, 210 kalori her dilim

Image

 

Güzel bir tatlı tart her çay sofrasına uyar. Yanına isterseniz kremalı pasta yapın, isterseniz kek yapın, veya sadece tuzlu yapın, hepsine uyar. Şimdi vereceğim tart hamuru, tatlı tartlarınız için ideal. Denenmiş birçok alternatifin arasında hepsine ciddi fark atar. Açılması kolay, yayılması kolay, keserken dağılmamasıyla servis açısından da kolay.

Aşağıdaki ölçüler, 30cm’lik tart kalıbı için (büyük boy tart kalıbı yani. 12-18 dilim çıkabilir) yeterli. Eğer daha küçük bir tart kalıbına yapacaksanız, veya artan kısım olursa, üzerini süslemek için yapraklar, desenler yapabilirsiniz veya daha sonra kullanmak üzere dondurucuda saklayabilirsiniz.

  • tart hamuru175 gr yumuşamış tereyağ
  • 85 gr pudra şekeri
  • 250 gr un
  • 1 yumurta sarısı
  • bir tutam
    tuz

Bu malzemeyi karıştırma kabınızda güzelce yoğurun. Top yapın, iki üç defa katlayarak yoğurun. En sonunda bir disk haline getirin, plastik wrap ile sarın ve buzdolabına kaldırın. Bu hamuru derin dondurucuda birkaç ay saklayabilirsiniz. Daha sonra eritip, tart kalıbınıza yerleştirip, kullanabilirsiniz.

Bu arada fırını 175C dereceye ısıtın, tart kalıbımızı da “giydirelim”. Bu ne demek, çıkan tabanı için yağlı kağıt serin, sonra da üzerini güzelce yağlayın demek. Tabii tabanı sabit bir kalıp kullanıyorsanız, hani fırından sofraya gelebilecek seramik veya cam kaplardan gibi, bu durumda yağlamak daha da önemli oluyor. Hem kenarları, hem de tabanı çok güzel yağlamak lazım.

tart hamuruBuzdolabından hamurumuzu çıkaralım, iki kat yağlı kağıt arasında açalım. Böylece ekstra un kullanmak zorunda kalmayacağız. Ve hatta, bu yağlı kağıtlardan birini tart kalıbının altı için de kullanabilirsiniz. Tabi üzerinde hamur varken kalıbın büyüklüğüne göre kesmek bazen zor olabilir, ama mükemmel olması da gerekmiyor değil mi?

Şimdi iş, pek meşhur “blind baking” denilen işlemde: Hamurumuzun içinde yumurta olduğu için ve yağ miktarından dolayı, pişerlken kabarma riski var. O yüzden kalıba koyduktan sonra, üzerini çatalla güzelce deliyoruz. Bu yetmiyor, alüminyum folyo ile her tarafını güzelce örtüyoruz, ve üzerine bolca fasulye döküyoruz. Bu ağırlık yapacak, ve hamurumuzun kabarmasını engelleyecek.

tart hamuruYurtdışında mutfak malzemesi satan yerleri gezmekten zevk alırsanız, orada bilyeli zincirler veya para şeklinde ağırlıklar görmüş olabilirsiniz. Ancak, hem bu zincirlere para vermek, hem de sıcak fırından bu metal malzemeyi yanmadan çıkarmak aklıma yatmadığı için, ben hep fasülyelerimi kullanıyorum. Aynı yarım kilo fasulye, yıllardır girip çıkıyor fırına. İşini gayet güzel görüyor.

Tart hamurumuzu, üzerinde ağırlıkları ile 15 dakika, daha sonra alüminyum folyoyu kaldırdıktan sonra 5 dakika daha pişiriyoruz. Sonucunda, işte böyle, nar gibi kızarmış bir “kabuğumuz” oluyor.

tart hamuru

Tartımızın içine geçebiliriz.

Afiyet olsun. tart hamuru

 

Aşure yazmazsam olmazdı

Image

AsureEvde olduğu zaman uyuyamadığım iki üç yemek vardır. Dürter beni, gizli gizli yerim. Yani gün içinde o kadar çok yerim ki, artık ayıplanmıyım diye saklana saklana yerim. Bunlar zaman içinde değişti. 10’lu yaşlarımda, aşure, pastacı kreması ve sıkı durun, salatalık turşusuydu. Sonra salatalık turşusunun sivilce yaptığını anlayınca o düştü, ağız tadı değişti, dondurma dört mevsime yayıldı vs, aşure, dondurma ve pastacı kreması oldu. 

Sonra damak tadı iyice oturdu, dondurma artık sadece artizan olanlarsa, şöyle güzel bir Girandola karpuz, mandalina, yanık süt ise uyutmuyor. Aşure annemin yaptığı ise baştan çıkarıyor. Pastacı kreması? Ahhhh çok şükür onu ancak Quattro’daki pastacı kreması ise aklım kalıyor. Eh o da eve kiloyla alınamadığı için, evde akıl sağlığımı korumak daha kolaylaştı. 

Ama, ama, aşure mevsimi geldi mi, işte işler sarpa sarıyor. Konu komşunun gönderdiği, annemin “Sen çok seversin” diye kase kase gönderdiği beni benden almaya yetiyor. Geçenlerde nerede okumuştum, “Ben kendime teslim oluyorum”. 

Aşure dediğiniz zaman, konu komşudan, arkadaşlardan o kadar farklı lezzetler geliyor ki, nasıl olup da aynı malzemeden bu kadar farklı lezzetler çıkıyor şaşırıyor insan. İşte o noktada, neymiş? Püf noktaları, aile sırları işin içine giriyormuş. Ah tabii, herkesin aşure zevki de başka. Kimi sulu sever, kimi bıçakla kesilecek kadar katı. Kimi çok tatlı sever, kimi daha az tatlı. Yani aşurenin belli bir standardı yok.

Ne demiştik, paylaştıkça artar herşey. İşte benim tarifim.

Devamı için tık / Press to read more