Tart Tatin

Image

Tart tatin

Eski, son derece klasik, basit ve leziz bir tart. Nedense, hep elmalısı yapılır (ki ben de ilk seferinde elmalı denedim) ama armut ve hatta ayva ile de deneyeceğim. Denenmeli. Bir alt-üst keki gibi, ama tart. Gerçekten, ama gerçekten çok basit. Tek zorluğu hem ocak üstünde hem fırında kullanılabilecek bir metal kap.

Elmalı tart tatin… Aynı tarifle armutlu veya hatta ayvalı da deneyebilirsiniz.

Bundan hatırlayamayacağım kadar uzun bir zaman önce deneyip aşık olmuştum. İlla yapmalıyım diye niyetlendim, sonra uygun kap bulamamaktan dolayı hep erteledim. Zaman zaman deneme arzusu depreşse de, evdeki kalıplara yenisini eklememek adına (ne yalan ama, durup durup silikon kalıp alan kim acaba?) erteledim. Sonunda, Göbeklitepe için Urfa’ya gittiğimizde karşıma bakırcılar, ve kalın dipli bakır sahanlar çıkınca, renklerine de vurulup aldım. Ha, bu dediğimin üzerinden de aylar geçti o başka. Yani uzun lafın kısası, hep aklımda olan, ama bir türlü “kısmet” olmayan bir tatlı, sonunda yapıldı efendim!

Son derece basit dedim ya, acil tarafından tarife geçiyorum:

Devamı için tık / Press to read more

Elmalı strudel

Image

Valide sultanın 1966-67 tarihli tarif defterinden devam…

Çocuktum, ufacıktım, Nişantaşı’nın pastanelerinde, ekşi krema satılırdı. Biz de gider gider, ya çilekler için, ya elmalı tartlar için kutu kutu alırdık. Bu ekşi kremanın tadını unutmama imkan yok. Hem ekşi, hem de bulut gibi hafif, köpük köpük bir kremaydı. Krem Şanti diye alırdık o zamanlar, ama şimdi bakıyorum, bugünün krem şantileri gibi değildiler. Meğer ekşi kremaymış ! Zaten dayanamayıp geçenlerde bizim buradaki bir pastaneye sordum, böyle böyle bir krem şanti alırdık biz diye. “Yasak abla artık. Onlar pastörize edilmemişti, o yüzden artık yasak, satamıyoruz. İstersen krem şanti vereyim” dedi. Aman istemem, ırak olsun o yağ bombası lezzetsiz yapay şey! Krema demeğe bile dilim varmıyor.

Elmalı strudel’i valide sultanın defterinde bulunca, bunlar aklımdan geçti. Yanında şöyle Saray pastanesinin kreması olacaktı kiiiiiii… Ama olsun, olsun… Dondurmayla da olur, hatta hiç bir ilavesiz de pek ala olur diye atladım tarife..

Tarif kolay, ancak o Cafe Vienne’in yufkadan yapılan strudel’i gibi . Gerçi beceri meselesi. Eğer yufkayı o incelikte açmayı becerebilirseniz, hani arnavut veya makedon göçmenleri gibi, elinizi öperim. Ama bendeniz, o derece ince açmayı başaramadım. En azından ilk seferinde yaptığım daha kalın oldu. Ama kesin bilgidir, annemin yaptığı gibiydi. 😀 Hamuru kıyır kıyır, içi tarçın ve bol zencefilin keskinliği ile aroması keskin, elmaları yumuşak, bademler ile kıtır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Verilen tariften, 2 adet 30cm’lik parça çıkıyor. Birincisi, fırından çıktıktan yarım saat sonra bitmişti. Eve götürmecesine 🙂 En sevdiğim şekilde yani. İkincisinden kalanları da ancak fotoğraflayabildim.

Tarife geçelim mi?

Devamı için tık / Press to read more