İrmik helvası

Image

Kandil deyince, mevlütlerde, kayıplarda, doğumlarda, helva pişecekse, annem irmik helvası yapar. Ben un helvası severim, herkese de tembihledim. Benim arkamdan un helvası rica ediyorum diye. Bakın buraya da yazdım, bulunsun.

Helva deyince, uzun uzun kavrulmak vardır. “Yemekle beraber pişeceksin” in alasıdır yani. Artık fıstıkla mı, bademle mi nasıl yapacaksanız, anılacak kişilerin listesi ile beraber, dualarla, hatıralarla, güzel düşünceler ve dileklerle uzun uzun kavrulur. Sonrasında şerbeti eklenir, mutlaka sıçrar, biraz yanık olur, ocak sıçrayanlarla batar, sonra klasik havlu veya peçetelere sarılır demlenir. Üzerinde tarçın ile veya dondurma ile, ılık veya buz gibi servis yapılır zamanı gelince. Benim ilk hatırladığım, kase kase konu-komşuya dağıttığımdır. Adettendir, gelen helva kapları da aynı aşure kaplarında olduğu gibi dolu gönderilir.

İrmik helvası deyince, tereyağlı olacak, sütlü olacak, şekerine binmemiş olacak. Yerken ılık olacak, fıstığı veya bademi bol olacak. Yedikten sonra da bayıltmayacak. Çok şey istedim değil mi? Ama işte. Defterde tam da öyle bir tarif var.

Her ailede, bir helvacı vardır. Annem klasik tarifinden hiç şaşmaz. Kardeşim sosyal bakımdan en girişkendir, dua, mevlüt, kandil, aile, konu-komşu sever. Herkesin helvasını karıştırmışlığı, duasına katılmışlığı vardır. Ablam, yemek işlerine pek bulaşmaz. Sever, yapar, yaptı mı da güzel yapar, ama bizim gibi meraklı değildir. Ben daha alafranga şeyleri, daha macera dolu tarifleri severim. Helvaya gelene kadar şöyle pastaları, tartları, kişleri dolaşmayı tercih ederim. Daha az yağlı, daha az tatlı.

Lafı çok uzattım, farkındayım, bu tarif kardeşimden. Valide sultan’ın alıştığımız klasik irmik helvasından sonra, bu hem çok daha kolay, hem de daha hafif.  O yüzden şimdi ben de bu tarifi yapıyorum gerektikçe. Nasıl ama, gerektikçe…

Geçelim tarife;

Devamı için tık / Press to read more