Dört mevsimlik bir meze: Yoğurtlu, zeytinyağlı yaprak tarifi

Zeytinyağlı yaprak sarması değil… Sadece zeytinyağlı asma yaprağı 😀 İster salamura yaprakla, ister tazecik yeşil yeşil yaprakla yapabileceğiniz, dört mevsimlik bir meze. Mayhoş, yoğurtlu, isterseniz sarımsaklı. Nefis bir yemek. Arkadaşlarımla, uzun zamandır her yazı Adrasan’da kapatıyoruz. Hep beraber güzel, güzel ne kelime harika 3 4 gün geçirip, dönüşte Antalya 7 Mehmet’teki yemekle taçlandırıyoruz bu ritüelimizi. Antalyalı arkadaşlarımız sağolsun, bizi öyle güzel ağırlıyorlar ki her sene, bu yaz sonu etkinliğimiz hepimiz için iple çekilir, merakla beklenir oluyor. Biz de her sene, bu ritüel tatilini yeni adımlar ekleyerek biraz daha zenginleştiriyoruz tabii. 😀 Antalya’yı sadece tatil köyleri ve harika denizi ile tanıyanlar için bilgi: Gizli lezzet keşifleri olan yanını atlamayın. 7 Mehmet, en ünlüsü zaten. Bilmeyen yok. Manzarası ve servisiyle son derece şık ve kaliteli. Antalya mutfağı diyorlar, iyiki de öyle diyorlar… İlk gittiğimde benim için büyük bir sürpriz ve mutluluk olmuştu. Bahçesi, servisin kalitesi, yediğimiz her şeyin yaratıcı ve leziz oluşu… Ne desem bilemedim. İlk gittiğimizde, sanırım 3 4 sene oldu, mezelerden özellikle bu zeytinyağlı asma yaprağını denememizi istemişti Antalyalı arkadaşım. İlk çatalda vuruldum. Ertesi sene ilk siparişim bu oldu. Beni tanıyan bilir, “Ben bunu yaparım da nasıl yaparım” diye kalkışırım. Serde düşman başına bir maceracılık ve sabırsızlık da olunca, ilk denemelerimi çöpe dökme, malzeme ziyanı sınıfında oluyor ister istemez. Hayatım boyunca, yaprak sarmamış, (ne etli, ne zeytinyağlı) ben, yaprak nasıl pişirilir de sarılır, çiğ yaprak nasıl hazırlanır bilmeden işe kalkışınca, böyle oldu tabii. Kitabı ilk yazarken, eğribozu denemiştim tabii, valide sultanın yardımıyla yapınca, olmuştu. Kendi başıma kalkışmadım hiç. Cahil cesareti derler ya, tam da öyle. Uzun lafın kısası, bu sene becerdim. A evet, bu seneki ilk denemem de çorba kıvamında oldu, üzerine sarımsaklı yoğurtla afiyetle yendi. İkincisi ise tam 7 Mehmet’teki gibi oldu. Yani haddimi aşmak da istemiyorum ama, masada övgüler aldı, o da bana yeter. 🙂 İlk sene Silivrideki Devamı için tık / Press to read more

Puf Böreği

Image

Her ailede, birinin en az bir yemeği meşhurdur. Teyzoşun un helvası, yengenin şekerparesi, valide sultanın vanilyalı ay kurabiyesi… Rahmetli Nurhan halamın da puf böreği meşhurdu. Puf böreği yanında odun sobası üzerinde çıtır çıtır yaptığı mantısını da es geçemem tabii, lakin konumuz şimdilik PUF BÖREĞİ.

Büyüklerimiz yavaş yavaş başka diyarlarda buluşurken, bizler de bu diyarın “büyükleri” durumuna geliyoruz. Geçenlerde, halamın puf böreği söz konusu olmuşken, (büyüklerimizi marifetleriyle anmayı severiz) kuzenimle yapalım diye heveslendik. Onda tarif yokmuş, bende oklava becerisi yok, eh iki kişi bir olup yaparız biz dedik kalkıştık.

Tarife zıplamak için..

Kalkışma fiili gayet doğru bir seçim. Ön hazırlığı,kızartması ve arkadan da toparlaması zahmetli. İki üç kişi iş bölümü yaparak, sohbet, muhabbet, eğlenerek yapılacak bir yemek. Bereketli de. 12 kişiye rahat rahat yetecek miktarda börek çıktı. Tatlısı da cabası. Ben hamuru yoğurmayı bitirdiğimde ter içinde kalmıştım. Kuzen, oklava işinden sonra yoruldu. Nasıl kızaracaklar, eski tüp ateşi lazım, yok, elektrikli ocakta yapılır mı? Aman torunun muhallebisi pişecek derken, bir avazda hepsi kızardı.

Son karar, elektrikli ocakta öyle tüp üstünde olduğu gibi olmuyor. Bazısı fazla kızardı, bazısını kabartmakta abartıp çevirmede geç kalınca göbüşü beyaz kaldı. Yani yerim dardı, oynayamadım 🙂 Her durumda, yarım kilo undan kızaran, ona değen, buna değmeyen derken, 12 kişi puf böreğini hakladık.

İtiraf.com, pırtıklar için tarçınlı şeker yapmayı unuttuk. Oysa benim en sevdiğim kıtırlardı. Olsun, yine de afiyetle yedik hepsini.

İlk börekler, diğer diyara son gidenler için yendi, bütün büyüklerimiz kahkahalarla anıldı. Hatıralar paylaşıldı, unutulan yemekler hatırlandı. Puf börekleri ise, Nurhan halanınki kadar düzgün kabarmadı sanki, ama imece usulu, o kalabalık içinde yine de bayağı başarılı oldu. Zaten onun için yaşamıyor muyuz? Yaşarken tek derdimiz arkamızdan nasıl hatırlanacağımız değil mi?

O telaşe içinde, doğru dürüst fotoğraf çekemedim. Dolayısıyla, bu tarif, daha ziyade okuma ağırlıklı olacak. Hayal gücünüzü çalıştırmanız gerekecek. Bu arada oklava ve hamur konusunda tecrübeliyseniz, hemen kapabilirsiniz bile. 🙂 Bütün sorularınıza dilim döndüğünce yanıt vermeye çalışırım. Ve, söz veriyorum, ilk yaptığımda, bu defa birinden foto çekmesini rica edicem.

Nurhan tetenin Puf böreği

Hazırlama Süresi1 hour
Pişirme Süresi30 minutes
Temizlik süresi 🙂1 hour
Türü: Appetizer, Çaylık
Porsiyon: 12

Malzemeler

  • 500 gr un
  • 1 yumurta
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 çorba kaşığı sirke
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • su

İçi

  • 200 gr beyaz peynir ve kıyılmış maydanoz
  • 200 gr soğanlı kavrulmuş kıyma domates olur muydu, olmaz mıydı emin olamadık 🙂

tarif-name

  • Derin bir kabın içine unu koyun, ortasını havuz gibi açın.
  • İçine yumurtayı kırın. Yumurtanın kabı kadar sirkeyi ilave edin. (kaşık kirletmeye ne lüzum var, koy şunun kadar derdi rahmetli. 🙂 )
  • Aynı şekilde zeytinyağını, tuzunu da ekleyin, ve oda sıcaklığındaki suyla, yumuşak bir hamur olana kadar yoğurun. Hamur ilk başlarda çok cıvık olsa da, 5-10 dakika kadar yoğurup elastik bir hamur elde edeceksiniz. Hemen un eklemeye kalkarsanız, deve hamuru gibi sert bir hamurunuz olur. Onun için, ilk başlarda parmaklarınıza yapışsa bile, sabırla yoğurmaya devam edin. Ya da mikserin hamur yoğurma ucu ile uzun uzun çevirin.
  • Hamur pürüzsüz ve parlak bir hal aldığı zaman artık parmaklarınıza yapışmayacak. Yeterince gluten oluşmuş olacak. İşte o zaman, yuvarlak yapın, üzerini temiz bir mutfak bezi ile kapatın ve gidip biraz soluklanın. Kolları dinlendirin. 10 dakika yeterli.
  • Şimdi, plastik bir örtü veya güzelce unlanmış bir tezgahta, hamurunuzun üzerine bastırıp, hafifçe çekiştirerek, 2 karış kadar (35-40 cm) açın ve zeytinyağı ile güzelce yağlayın. Sonra, bir papatya kesermiş gibi, dairenin ortasında yuvarlak alana dokunmadan, 8 eşit parça kesin. Yani saat 12 yönü, 2 yönü, 3 yönü, 4 yönü, 6 yönü gibi… Ama ortasına kadar gelmeyecek kesikler… Her dilimi ortadaki bütün kalan alana doğru katlayın. Hamur yeniden bir top gibi olacak.
  • Üzerine hafifçe un serpin ve bu işlemi bir kere daha tekrarlayın. Anlatması yapmasından daha zor inanın. Daire şeklinde açın, papatyanın yaprakları gibi 8 eşit parçaya kesin, yağlayın, katlayın.
  • Bu işlem bittikten sonra, hamuru fazla yoğurmadan, güzelce rulo yapın ve 6 eşit parçaya (pazıya) bölün. Her birini ayrı ayrı açıp yufka yapacağız. Pazıları hamur yoğurma kabına alın, üzerini kapatın, 10 dakika daha dinlenmeye alın.
  • Bu arada, artan hamurlardan tatlı yapmak için, 2 3 kaşık pudra şekeri ile tarçını karıştırıp kenarda bekletin.
  • Hazırladığınız börek içlerini masaya alın, Börekleri kapayarak kesmek için, keskin kenarlı bir porselen fincan tabağını el altında bulundurun, kestiğiniz börekleri istiflemek için de tepsileri hazır edin.
  • İlk pazıyı alın. Oklava ile mümkün olduğu kadar incecik açın. Delinmemesi şart. Yamuk olursa da hiç üzülmeyin. Kimse ilk seferinde market yufkası gibi açamıyor canım. Yufkanın yarısına aralıklarla 1 er tatlı kaşığı kadar içten koyun, hamurun diğer tarafını, içlerin üzerine kapatın. Keskin bir porselen fincan tabağı ile (rulet de olur, ama eskiler gibi yapacağız deyince aynı usul devam ediyorum) dairesel hareketlerle börekleri kesin. Şekilsiz olmaları sorun değil. Tek dikkat etmeniz gereken şey, elinizden daha büyük olmamalı. Kenarları da güzel kapanmalı.
  • Kalan pırtık kenarları başka tarafa toplayın, sakın atmayın.
  • Bütün pazılar bittiği zaman, kızartma işlemine geçebilirsiniz. Eğer yardımcı birileri varsa, kapama ve kızartma işlemi aynı anda da yapılabilir tabii.
  • Kızartma için, derin bir tavaya en az 2 parmak kadar sıvıyağ koyun ve güzelce kızdırın. İçine minik bir hamur parçası atarak hazır olup olmadığını anlayabilirsiniz.
  • Kızgın yağa tavanın izin verdiği kadar, üst üste gelmeyecek şekilde börekleri atın, ve tavayı dikkatle, durmadan sallayarak yağın böreklerin üzerinden aşmasına dikkat edin. Sallama işlemi böreklerin PUF olmasını sağlayan işlem. Bazı börekler kocaman şişecek, arkasını çeviremeyebilirsiniz. Sallayarak pişirmeye devam. Börekler kızardığı zaman, gazete kağıdı 🙂 veya kağıt havlu üzerine alarak fazla yağını süzdürün.
  • Pırtık hamurları da aynı şekilde pişirin, ve daha ılıkken üzerine tarçınlı pudra şekerinden serpin.
  • Börekleri ılık ılık afiyetle yiyin…

Turunç marmeladı, keskin ve aromatik, nefis bir reçel

Image

Turunç pek kolay bulunmuyor malum. Ancak benim gibi çok seviyorsanız, peşine düşerseniz, üreticisinden takip ederseniz ulaşabiliyorsunuz. Öyle büyükşehir marketlerinde hiç bulunmuyor. Kalın kabuklu bütün narenciyelere düşkün olduğum için bunu sıkı takip ederim. Bu sene de, erkenden yazıldım, hasadında haber verin dedim, ilk hasattan 3 kilo sipariş ettim. Turunç ile beraber bergamot da söylemiştim, ama açıkçası o biraz hüsran oldu. Limon ile aşılamışlar sanırım, kabukları incecik geldi. Neyse gıybeti bırakıp güzelim turunçlara dönelim biz.

Tatlının bile, baharatlısını, keskinini seviyorum. İlla aromatik olacak, azıcık baharatlı olacak. Bir antin kuntinlik olacak yani. Turunç reçelini genelde sadece kabuk yaparlar. Bukle bukle yapılır hatta. Oldukça esmer renkte bir reçel olur. Ama aman acılığı kalmasın diye uğraştıkları için, o güzelim aroması da ciddi olarak azalır. Ben o aroma da kalsın, da nasıl olsun diye yine google külliyatını devirdim. Güzel kaynaklara, değerli tariflere ulaştım.

Oku, incele, çok güzel ipuçları topladım. Sonra da 2 partide yaptım. Daha doğrusu, evdeki tencerenin izin verdiği ölçüde 2 kerede ancak yaptım diyelim.

Efendim. Malum kabuklar değerli. Turunçgil reçeli kabuk esaslı olur. Onun için de iyi tarım, kontrollü tarım olması şart. Mumlanmış, ilaca bulanmış olmamalı. Satın aldığınız yerden emin olun, aldıktan sonra da çok güzelce yıkayın. 6 turunçtan yaptım, ucundaki sapı hariç, her yerini de kullandım. İçindeki çekirdekler en güzel pektin kaynağı dediler, tuttum. Kesinlikle acısını çıkarmadım, ama o yüzden neredeyse 1 e 2 şeker koydum.

Baştan çok uzun ve şekersiz kaynatıyoruz. Kabuklar iyice yumuşadıktan sonra ise, şekerin hepsini birden ekleyip, altı hala kısıkken tamamen şekeri eritiyoruz. Arada karıştırmak yeterli. Şeker tamamen eridikten sonra, altını tekrar açıp 15 dakika şıkır şıkır parlayıp, cam kürecikler oluştururken reçele dönmesini bekliyoruz. Tabağa damlatma testini de geçince, tamamdır. Valide sultan, basit bir fincan tabağına damlatır, damla top gibi kaldığı zaman olmuş derdi. Aynı öyle. Google külliyatından başka bir ipucu, bu tabağı soğutmak. Dolayısıyla, derin dondurucuya mink tabak koyuyoruz ve reçeli o soğuk tabağa damlatıp sonucuna bakıyoruz. Böylece reçel donduğu zamanki sonucunu görüyoruz. Bir diğer ipucu da, reçelin altını kapadıktan sonra, içine 1 2 fındık tereyağı eritmek. Bu da parlaklığını artırıyormuş.

Çok kolay, ama beklemesi vs, 2 güne yayılan bir reçel oldu. Şıkır şıkır parlak, kıvamı gayet başarılı. İsterseniz yumuşak az tuzlu peynir veya kaymakla, yumuşacık ekmek üzerinde veya isterseniz sert güçlü peynirlerle şarap eşliğinde.

Turunç marmeladı

Kabukları, meyvası, çekirdekleri.. Hepsini kullanıyoruz! Enfes bir reçel oluyor. Aromatik, iç baymayan, kişiliğini kaybetmemiş.
Hazırlama Süresi1 day
Pişirme Süresi2 hours 20 minutes

Malzemeler

  • 6 adet turunç Kalın ve şekilsiz kabuklu olanları tercih edin.
  • 1,5 lt su
  • 1,75 kg toz şeker

tarif-name

  • Turunçların en sert sap kısımlarını kesin. Ortadan ikiye bölün.
  • Suyunu sıkın, kabukları ve çekirdekleri de kullanacağımız için saklayın.
  • Büyük bir tencereye 1,5lt suyu ve sıktığınız turunç suyunu ekleyin. Yaklaşık 2 litre olacak.
  • Kabukları blenderdan geçirin, veya ince ince doğrayın. Tencereye ekleyin.
  • Çekirdekleri ayıklayın ve tüblente bağlayarak tencerenin içine atın. Meyvanın içini de blenderdan geçirerek veya o şekilde tencereye ekleyin.
  • Bu 1 gün boyunca bekleyecek.
  • Ertesi gün, kapağını aralayıp, altını açın 2 saat boyunca kaynayarak pişecek. Kabukların iyice yumuşadığından emin olun. Tencerenin altını iyice kısın.
  • Tülbent keseyi tencereden alın, ama sakın atmayın. Kenarda soğusun.
  • Şekerin hepsini birden tencereye ekleyin, kısık ateşte, bütün şekerin eridiğinden emin olun.
  • Şeker eridiği zaman, altını harlı olarak açın, Tülbent kesedeki çekirdekleri iyice sıkın, çıkan pektini tencereye ekleyin. Marmeladın jölelenmesini sağlayacak olan kısım bu. Şimdi, tencereyi serbest kaynamaya bırakıyoruz.
  • 15 20 dakika harlı ateşte piştikten sonra, Tabağa damlatarak kalite kontrolü yapıp, sıcakken kavanozlamak yeterli.

Glütensiz sabah kahvaltısında yumurtadan sıkılanlara gelsin: Karabuğdaylı Glütensiz Granola!

Image

Bütün icatlar ihtiyaçtan çıkar ya, benimki de biraz öyle oldu. Glütensiz granola eliminasyon diyetime çare oldu. Tabii ben icat ettim demeyeceğim. Ne o canım, tekerleği baştan icat etmiyoruz. Oradan buradan deneye yanıla, benzeterek, ekleyip çıkararak bir şeyler yapıyoruz.

10 gün kadar önce dinmek bilmeyen sıkıntılarıma çare olur umuduyla, eliminasyon diyetine başladım. Evet, gluten ve süt çıktı hayatımda. Başta bayağı bir kafam karışıktı, yavaş yavaş her şey yerli yerine oturdu. Ekmek yerine ceviz ve badem girdi. Zaten ekmekle pek derdi olan biri değilim, o vazgeçmesi en kolayı oldu… Ama sabah granola yiyememek, en çok o üzdü beni. Yulaflı granola yerine glütensiz granola şart dedim.

Sabah kahvaltıları başlarda yumurta, salata gibi protein ağırlıklı oldu, ara öğün olarak sincap oldum, devamlı kuru yemiş, kuru meyve yiyorum. Ama dön dolaş aynı kahvaltı bayınca, glutensiz bir müsli, granola bulayım diye debelenmeye başladım. Evet, glutensiz yulaf var, ama maalesef ithal ve fiyatı dudak uçuklatacak cinsten. Onun yerine başka alternatifler ararken karabuğday geldi aklıma. Çiğini aktarda bulunca, sorun çözüldü. Önce ciddi ciddi hiç pişirmeden denedim, daha paketten çıkan hali bile çıtır çekirdek. Eh ben de, azıcık tatlandırıp kahvaltılık olarak hazırladım.

Evde glutenli günlerimden kalan muzlarım (evet, muzda gluten yok, ama ben muzu daha çok yulaf ezmesine koyuyordum) iyice kararıp yumuşamıştı. Onları iyice ezdim, şekeri yetmeyecek diye, biraz pekmez ile destekledim. Tabii ki zeytinyağ da girdi işin içine… Gerisi klasik granola. İşte baharat, kuru yemiş vs. Orijinal yulaflı granola tarifime bakarsanız, detayları orada da var. Tepsiye koyarken, bazılarını löpçük löpçük koydum, birazını da yaydım. Deneme yapıyorum ya 🙂 Löpçük koyduklarım ciddi ciddi kurabiye gibi oldu. Diğerleri dağıldı, tam kaşıklık oldu.

Fırından çıkan ilk partiyi hemen kurabiye gibi denedim. Başarılı…. Sonra badem sütüyle de sınavı geçince, ben yeni maceralara atılırken, blog’a yazayım dursun dedim. Daha çok deneme yapılacak. Misal, muz yerine hurma püresi? Belki biraz portakal kabuğu? Hayal gücünüze göre ekleyin, çıkarın. Mutfak işlerinin en zevkli yanı bu!

Jump to Recipe

Karabuğdaylı glutensiz granola

Çiğ karabuğday, muz, kuruyemiş ve meyveler evlenmiş… Biraz kalabalık ama olsun!
Hazırlama Süresi20 minutes
Pişirme Süresi25 minutes
Türü: Breakfast, Snack
Porsiyon: 6 porsiyon

Malzemeler

  • 2 cup Çiğ karabuğday
  • 2 adet olgun muz
  • 2 çorba kaşığı Elma, dut veya keçiboynuzu pekmezi Üzüm çok sert geliyor bana… Zevk meselesi
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı Belki hindistan cevizi yağı da olur.
  • 1 cup Badem, ay çekirdeği, kaju, fındık Hepsi doğranmış, karışım
  • 1/2 cup susam, çörek otu, chia, keten tohumu karışımı
  • 1 cup kuru meyve doğranmış erik, kayısı, üzüm, yaban mersini vs.
  • 1 tatlıkaşığı tarçın
  • 1/2 tatlı kaşığı zencefil tozu
  • 1/2 tatlı kaşığı vanilya
  • 1/2 tatlı kaşığı tuz

tarif-name

  • Fırını 170 derecede ısıtın
  • Derin bir kasede muzları iyice ezin, içinde zeytinyağı ve pekmezi eritin.
  • Üzerine karabuğday, baharatlar, fındıklı karışım ve chialı karışımı ekleyin. Hepsini güzelce karıştırın. Sadece kuru meyveler koyulmayacak. Hepsini harmanlayın.
  • Yağlı kağıt üzerine löpçük löpçük koyun veya ince olarak serin. Doğru fırına.
  • Hafifçe cızırdamaya başladığı zaman, 20-25 dak. sonunda, fırını kapatın, kapağını açık bırakın ve tamamen soğumasına izin verin.
  • Tepsi iyice soğuduğu zaman, kuru meyveleri ekleyin ve kavanozlara yerleştirin.

İpuçları

Kuru meyve olarak, erik, üzüm çeşitleri, yaban mersini, cranberry en sevdiklerimden. Buna alternatif olarak kuru kayısı, hurma ekleyebilirsiniz. Hatta hınzırlık olsun diye minik minik böldüğünüz çikolatalar da çok yakışacaktır. 

Marmelatlı Ekose tart, çocukluğumuzdaki gibi…

Image

Çocukken, evet yine çocukken, bu tartı annem değil de, daha çok yengem yapardı sanki. Aklımda öyle kalmış. Daha çok kayısı marmeladıyla, ama olmadı, erik marmeladıyla da yapardı. Ben hem üzerindeki kıtır kıtır ekoseleri çok severdim, bir de aşağıdan gelen ekşi, mayhoş marmeladı. Okul dönüşü, veya puslu ıslak bir cumartesi akşamüstü sofrasında gözümün önüne geliyor. Yanında illa içi kakaolu-üzümlü aylar ve tabii ki koca bir tabak poğaça. Evlerde o ortamın kendine has bir kokusu vardır. İçeriden kaynayan çay, içilen keyif sigaraları, fırından çıkan hamur işlerinin aroması, vanilyalı kekler… Sonra keyifli sofralar, porselenler, elişi örtüler, tabii ki kesme şeker, gümüş servis takımları. Daha sonra, anneler sofrada birbirlerinin sesini bastırarak keyif yaparken, sehpanın etrafına diz çöküşler, bağdaş kuruşlar, paşa çayı ile gömülen poğaçalar. Daha büyüyünce, arkada, annelerden uzakta, yatak üstünde okul anılarını konuşarak fısır fısır paylaşılan sırlar. İçinde yaşarken ne kadar keyfini çıkardık bilemiyorum, şimdi geri dönüp bakınca güzel geliyor. Belki de dönüp dönüp o günlerin tariflerini taşımam o yüzden.

Dolapta ne zamandır bekleyen eriklerimi bozulmadan baharatlı bir erik püresi yapmıştım. Fırında hani… Zencefil, tarçın ile taçlandırıp sonra fırında iyice pişirip “0” şeker ve “0” su ile, belnderdan bıztlatıp atmıştım dolaba. Hatta tavuğa mı sos yapsam, yoksa tatlı bir poğaça yapıp içine mi koysam diye düşünüp de bir türlü karar verememiştim.. Neyse, şimdi karar verdim. Havalar serinledi, okullar “nihayet” açıldı ya. Çay sofrası geldi aklıma.

Annemin eski defterleri karıştırıldı, kopuk sayfalar, lekeli sayfalar arasından bulundu. Denendi.. Başarılı..Yapılır mı? Yapılır.. Hatta sırf bunu yapmak için kayısı marmeladı bile yapılır.. Şekersiz… (Kuru kayısıları sıcak su ile ıslatın… Bekleyin. İyice şişince, suyunu süzüp bırt. Sonra fırında veya tencerede azıcık koyulaşması için kaynatmaca… O kadarcık)

Tarifi de kolay. Mikser kirletmeden, derin bir kapta hamur yoğurma zevkinizi tatmin edecek, merdaneye, oklavaya gerek olmadan açılacak. Tartın üstünü hazırlarken de oyuncak gibi, evdeki meraklı muzurlarla paylaşılabilecek bir iş. Haydi mutfağa!!! Marş marş!

Tarife geçelim mi?

Marmelatlı ekose tart

Hazırlama Süresi30 minutes
Pişirme Süresi20 minutes
Türü: Çaylık
Porsiyon: 10 kişi
Kalori: 300kcal

Malzemeler

  • 2 adet yumurta
  • 1 çay bardağı zeytinyağı ajda değil, klasik bardak
  • 100 gr toz şeker
  • 300 gr un açmak için ilave gerekebilir.
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • limon kabuğu, vanilya
  • 200 gr marmelat erik, kayısı, şeftali, hepsi olur
  • 2 çorba kaşığı pudra şekeri üzeri için

tarif-name

  • Un dışıda bütün malzemeleri karıştırma kabına alın, hepsini karıştırın.
  • Unu yavaş yavaş ekleyin, elinizle güzelce karıştırın. Hepsini ekleyince, hafifçe unlanmış tezgaha alın. Elinize yapışmayacak bir hamur olana kadar 3-5 dakika daha yoğurun.
  • Fırını 180 dereceye getirin.
  • Bir fırın kabının içine yağlı kağıt serin.
  • Hamurun 2/3'ünü ayırın, yağlı kağıdın üzerine elimizle bastırarak yerleştirin, kalıbın kenarlarına da biraz yükselecek kadar açın. Kopan, delinen bir hamur değil, keyifle çalışabilirsiniz.
  • Üzerine istediğiniz marmeladı dökün, her tarafına gelmesi için yayın.
  • Kalan hamurdan ince uzun çubuklar yapın, kafes kafes döşeyin. Veya isterseniz minik kurabiye kalıplarıyla yapraklar, yıldızlar kesip marmeladın görüneceği boşluklar bırakarak döşeyebilirsiniz. Sonra doğru fırına 20-25 dakikada, üzeri kızarana kadar..
  • Ilınınca bol pudra şekeri… Afiyet şeker olsun!!!

Pancar Borani

Image

Pancar Borani

Kışın en renkli sebzesidir. Kök olduğu için, şeker oranı yüksek olsa da, sağlık fışkırır. Valide sultan’ın mutfağında klasik turşusu yapılır, bazen de biraz fanteziye kaçarsak, pembe prenses yapılırdı. O da başka bir blog yazısı olsun derdim, ama o kadar bilinen bir meze ki, yazmaya değer mi emin değilim.

Ama pancar borani, pek bilinmez. Valide sultana telefonda anlattım geçen gün, “Ay bizim evde hiç yapılmaz öyle şeyler” dedi. Yani iyi mi kötü mü bilemedim şimdi. 🙂 Ben maceracı ruhumla, okur okumaz yaptım halbuki. İstediğim kadar sen de dene diyeyim, eminim ki yapmayacak. Yapıp götürsem de, çatalının ucuyla tadıp, “değişik” diyecek.

Renklerinden dolayı sanırım, yılbaşı sofrasına acayip yakıştı. Lezzetine vuruldum, o kadar sevdim ki, kocaman bir tencere daha pişirdim kış bitmeden. İşin komiği, büyük bir tencereyi kullanmama rağmen, pişerken o kadar çok su çekti ki, mutfağım da renklendi pöfürdediği için. Sık sık karıştırdım, ilave su ekledim belki de ondan, kaynadıkça, beneklendi ocağım. Ona göre, biraz daha büyük bir tencere seçmem lazımmış.

Hazırlaması son derece kolay, ama pişmesi biraz uzun süren bir yemek. Pancarlar yumuşayana kadar bayağı bir süre geçiyor. İçine yıkamadan koyduğumuz pirinçler de iyice helmelenip ayrı bir doku katıyor yemeğe. Ortaya çıkan lezzet ise, efsane. Borani genel olarak sebzenin zeytinyağı ve pirinç ile pişip, sonra sarımsaklı yoğurt ile servis edilmesidir… Kış sebzelerinin hemen hepsini bu şekilde severim ben. Pazı, ıspanak hatta havuç. Şimdi bunlara pancar da eklendi. Yaşasın! Hani pırasa da olur mu acaba diyorum, ama yok, pırasaya yoğurdu yakıştıramıyorum kafamda.

Tarife geçelim mi?

Pancar Borani

Zeytinyağı ve pirinç ile pişen, enfes renkleri ile sofranızı şenlendirecek bir yemek. Üzerine sarımsaklı yoğurt ile enfes bir meze.
Hazırlama Süresi10 minutes
Pişirme Süresi45 minutes
Türü: Salatalar
Porsiyon: 10 kişi

Malzemeler

  • 4 adet pancar
  • 1 kahve fincanı pirinç
  • 1 adet kuru soğan
  • 2-3 diş sarımsak
  • 1/2 limonun suyu
  • zeytinyağı
  • tuz, şeker

tarif-name

  • Büyük bir tencereyi alalım. Dibini kaplayacak kadar zeytinyağı dökelim.
  • Üzerine küp küp doğranmış soğanları, doğranmış sarımsağı ekleyelim.
  • Pancarları doğramadan önce elimize eldivenlerimizi geçirip, pancarları sonra soyup (patates soyma aletiyle kolay oluyor) sonra da minik küp küp keselim.
  • Soğanların üzerine küp pancarları, sonra pirinci (evet, yıkamadan), tuzu, şekeri, ve üzerini kapayacak kadar suyunu ekleyelim. Tencereyi kısık ateşe oturtalım.
  • Bundan sonra dikkatli olmamız lazım. Pancarların pişmesi zaman alıyor, pirinç de nişastası ile helmelenmesini sağlıyor. Dolayısıyla, zaman zaman tenceredeki yemeği karıştırıp, su eklememiz gerekiyor.
  • Pancarları kontrol edin. 45 dakika sonra yumuşamış olması lazım. Hala kıtır kıtır ise, pişirmeye devam. Son dakikada, üzerine taze sıkılmış limonun suyunu da ekleyip, altını kapatabilirsiniz.
  • Servis yaparken, üzerine sarımsaklı süzme yoğurt acayip yakışıyor. Biraz da dereotu ile renk uyumu yakalayabilirsiniz.
  • Afiyet şeker olsun!

Puatza, Sütlü Börek

Image

Puatza, süt böreği

Bizimkilerin en sevdiğim tariflerinden bir süt böreğiydi.. Valide Sultan tarafı pek yapmasa da bilir, babannem arada coşar, romatizmalı parmacıklarıyla yapardı. Önce zahmetli yufkasını açar, sonra bol yumurtalı sütünü dökerdi arasına. Ben de bayılarak yerdim. Ama o başka birşeydi.. Zaman geçti, yufka açanlarımız göçtü, tarifler daha derinlere gitti, önlere kolay tarifler geldi.

Sütlü börek gibi, ama değil!

Derken, bir yaşgününde, Kos’tan göçen ama hala bir ayağı orada olan bir arkadaşımda, bunu yedim. Daha ilk lokmada gözlerin büyüdü. “Yeşim, bu neeeee?” diye çığırdığımı net hatırlıyorum. “Poatza” dedi gayet serinkanlı bir şekilde. “Ay babanem yapardı, süt böreği derdik biz” dedim, ama onların süt böreği daha farklıymış. O günden sonra, Özcan teyze’yi takibe aldım. Allah’ım ne marifet! İncecik yufkalar açar, enfes börekler yapar. Bir de bu poatza. Sorunca, seve seve bize nasıl yapılacağını anlattı. Olmaz dedik, kesin atladığın bir ipucu vardır, senin ezbere yaptığın ama bizim bilmediğimiz püf noktaları, illa görelim!

Benim gibi yemek yapmaya çok düşkün, ama yememe konusunda azimli Figen arkadaşımla oturduk yanına, Özcan teyze yaptı, ben videoya çektim, notlar aldım. O derece. 🙂 Sonra Figen denedi, becerdi de, ben yapmadım bir daha. O hamurun açılması, katlanması, yufka yapılması gözümü çok korkuttu itiraf ediyorum. Meret puf böreği yufkası gibi değil ki, neredeyse, katmer yufkası gibi, incecik açılıyor. Yani açabilen açıyor, benim gibiler yırtıyor.

Özcan teyze, tarifi verirken içindeki muhallebiyi anlatırken de sıkı sıkı tembihlemişti. Bu aslında semolina ile yapılır, ama bulamıyorum İstanbul’da, ancak Kos’a gidince alıyorum demişti. Bizim irmiğin çok daha incesi, daha beyazı. İrmik olmaz mı dedik, olur tabii, ama daha pütürlü oluyor dedi. Olsun, yoklukta o da olur.

Derken, seneler sonra, bir makarna kursunda, önümüze semolina koydular! Şimdi, ilk baktığınızda, irmik ve semolina’yı yan yana görmüyorsanız, farkı anlamamanız çok normal. Ahçımız da vurguladı zaten. Bu semolina, irmik değil diye.. Ben ŞOK ! Meğer Metro’larda ve marketlerde varmış. Pasta D’Alfredo’nun makarna üstünde kullanılacak irmik diye satılıyor. Oradan oraya çağrışım, nerede kullanılır, derken aklıma düştü bir kere.

Eh hafta sonu evde kilitiz nasıl olsa. Baklava yufkası alındı hemen. Denendi… Sonuç, tabii ki Özcan teyzenin yaptığıyla boy ölçüşemez. Ama, yeni nesillere fikir verebilir, damak tadını aktarabilir. Nefis köreltir, bizim gibi şanslı olup da kaynağından yemeyenleri gözlerini devirip “Bu neeeeee?” demesi sağlanır. 🙂

Hazır taze baklava yufkası bulunca, tam ölçüsüne uyan fırın tepsisinde yaptım. Fırına girmeden kestim. Sonrasında kesmek imkansız olacağı için, baştan porsiyonladım. Orta parçaları şanslılara dağıttım, kenarlarını ben çayla yedim. Pişman değilim 🙂

Puatza, Sütlü börek

Çıtır çıtır yufkanın içinde çok özel bir muhallebi. Rumeli, denizin öte kıyısından bir tarif.
Hazırlama Süresi30 minutes
Pişirme Süresi20 minutes
Türü: Çaylık, Tatlı
Porsiyon: 20 parça

Malzemeler

  • 3 bardak süt
  • 4 yemek kaşığı toz şeker TEPELEME
  • 200 gr semolina yoksa irmik
  • 1 paket vanilya
  • 17-18 yaprak baklava yufkası
  • 100 gr tereyağ erimiş
  • 3 çorba kaşığı pudra şekeri
  • 1 tatlı kaşığı tarçın

tarif-name

  • Sütü, şekeri ve semolinayı tencereye alarak orta ateşte muhallebi olacak şekilde pişirin. Katılaşsın. Altını kapatırken vanilyayı ekleyin, serinlemesi için bekletin.
  • Fırın tepsinizin altına yağlı kağıt serin. Üzerine baklava yufkalarını, aralarına erimiş tereyağ sürerek 7-8 kat serin.
  • Şimdi serinlemiş muhallebiyi kalınca olarak yerleştirin. Her tarafı iyice kaplasın.
  • Kalan baklava yufkalarını, aralarını yine yağlayarak üst üste yerleştirin. İşlem bitince, keskin bir bıçakla, kare kare kesin.
  • 180 derece sıcak fırına verin, üzeri kızarana kadar 15-20 dakika pişirin.
  • Fırından çıkar çıkmaz üzerine pudra şekeri ve tarçın serpin. Servis yaparken tekrar puda şekeri serpmeyi unutmayın.

Tek Tencerede tavuk-pilav

Image

Bir süredir, rahmetli, maharetli ve eli lezzetli halamın yaptığı bir yemeği düşünürken, gencecik, pek becerikli bir arkadaşım anlattı bu yemeği. Gözlerim büyüdü dinlerken. Halamın yaptığı bahar yemeğiydi, kuzuyla yapılırdı, ki, onu da en kısa zamanda deneyeceğim, ama bu her zaman şip şak yapılabilecek, acayip lezzetli bir yemek. 30-40 dakikada sofrada, hem şık, hem lezzetli, çocukların da büyüklerin de severek yiyecekleri bir yemek. Tabii daha duyduğum gün denedim. Bekleyemedim.

Küçük halamın yaptığı pilavlı kuzulu yemeğin sofraya gelişi aklımda. Mutfağın önündeki kocaman aslan ayaklı sofrada toplanmışız, daracık mutfaktaki davul fırından çıkan kocaman yuvarlak tepsi sofraya geldi. İçinde yarı bellerine kadar pilava gömülmüş kemikli kuzu etleri. Pilav da pilav hani, otlu, fıstıklı, üzümlü… Belki benim çocuk hafızam yanılıyor da olabilir tabii. Belki de düz beyaz pilavdı. Bunu daha sonra deneyeceğim, bir kenara yazdım. Ama bu arada hemen elimin altındaki malzeme ile, sevgili Hande’nin tarifini denemeye giriştim.

Tabii ki onun verdiği tarifi değiştirdim. Mümkün değil, uslu duramıyorum, mümkün değil, sadık kalamıyorum. Maceracı birisi değilim, içimdeki adrenalin sadece mutfakta ortaya çıkıyor. Onu mu denesem, bunu mu eklesem, şunu çıkarsam… Bazıları sürprizli şekilde güzel oluyor, bazıları hüsran. Olsun, denemek güzel. Ben orijinal tarife ilave olarak, tencerenin dibine ay ay kesilmiş soğanlar ekledim. Karamelize olur hayali ile… Oldu da.. Ama tencereye yapıştı kaldı… Yemeği tabağa aldıktan sonra kazımam gerekti. Dolayısıyla hayalimdeki görüntüye ulaşamadım. Lezzet vermiştir mutlaka, Bir sonraki denememde, tencerenin dibine yağlı kağıt sermeyi düşünüyorum. Böylece yapışmayacak. Ama karamelize olabilecek mi? Onu da göreceğiz bakalım. Evet, anladınız siz onu, bu tarifi çok sevdim, denemeye, tekrar tekrar yapmaya değer..

Bayramlık Tavuk-Pilav

Yemeği, düşük kenarlı bir karnıyarık veya pilav tenceresinde yapmakta fayda var. Ben aşağıdaki ölçülerle, 22cm’lik bir tencereyi güzelce doldurdum. 4 kişilik bir yemek çıktı. Piştikten sonra, servis tabağına çevirerek alacağınız için, başlamadan önce kontrol edin, servis tabağınızı ve tencerenizi ona göre seçin.

Bir başka seçim de pirinç. Ben basmati hastasıyım. yasmin değil ama, basmati… O kadar kolay bir pirinç ki , kaprissiz. Suyu az gelmiş, çok gelmiş hiç şikayet etmez. Lapa olmaz. Mis gibi, buram buram kokar. Ama damak tadı tabii, siz baldocuysanız, onu da kullanabilirsiniz. O durumda belki su miktarını değiştirmek gerekebilir.

Tarife geçelim…..

Tek tencerede tavuk pilav

Kolaycacık, sıcacık, lezzetli bir tavuk pilav tarifi.
Hazırlama Süresi10 minutes
Pişirme Süresi30 minutes
Türü: Ana yemek
Porsiyon: 4 porsiyon
Kalori: 450kcal

Malzemeler

  • 1 paket kemiksiz tavuk but kuşbaşı kesilmiş
  • 1 bardak basmati pirinç isterseniz baldo
  • 3 sap taze soğan
  • 1 avuç kıyılmış dereotu
  • 2 çorba kaşığı kuş üzümü
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1,5 bardak su
  • tuz, karabiber

tarif-name

  • Pirinci bildiğiniz gibi, suda bekletin, beyaz suyu çıkana kadar yıkayın.
  • Önce tavuklarımızı kuşbaşı olarak doğruyoruz.
  • Derin bir kasede dereotu, yeşil soğanı, pirinç ve üzümleri karıştırın. Bütün malzeme her tarafa dağılsın. Tuzunu ve karabiberini de ekleyin.
  • Tencerenin dibini kaplayacak kadar zeytinyağı ile ıslatın. Üzerine kuşbaşı tavukları güzelce sıkı sıkı dizin.
  • Sonra pirinç karışımını tavukların üzerine güzelce yayın, düzleyin ve 1,5 bardak suyu ekleyin.
  • Şimdi kapağını kapatın, tencerenin altını orta-kısık açın. 30-35 dakika içinde suyu tamamen çekince pişmiş olacak. altını kapamadan önce biraz cızırdamasına izin verin… Tavuklar güzel bir kabuklansın.
  • Servis yaparken büyük bir tabağa pasta gibi ters yüz edin. Missss…. Afiyet şeker olsun.

Armut Tatlısı

Image

Armut Tatlısı

Çok uzun zamandır yapıp da yazmadığım tatlının mevsimi geldi. Sonbahar, kış mevsimi geldiği zaman illa ayva tatlısı yapılır ya, işte bu da onun gibi, nedense sadece sonbahar kış aylarında yaptığım bir tatlı. Yazın olmaz mı? Olur! Bal gibi de olur. Ama nedense, rengi ve baharatları sebebiyle bana hep güzü hatırlatır.

Siz diğer davet yemeklerini hazırlarken, kenarda kendi kendine oluveren bir tatlı bu. Çok dikkat gerektirmeyen, usul usul hazır olan. Yazmaya yine çok basit diye başlayacaktım, ama yeter dedim. Daha güzel bir sıfat bul artık. Evet basit, evet gösterişli, evet harika! Hızlı sayılmaz, armutların yumuşaması nereden baksanız bir yarım saati buluyor, ama sürekli başında durmanıza gerek olmadan, kolaycacık, zahmetsiz, kaprissiz bir tatlı.

Benim gibi sonbahar baharatlarını seviyorsanız, dilediğince oynayabileceğiniz bir tatlı. İsterseniz benim gibi cevizli dondurma ile, veya katmerlemek isterseniz kaymak ile servis yapabilirsiniz.

Her durumda, serin serin ikram edilecek nefis bir renk şöleni.

Tarife geçelim mi?

Armut Tatlısı

Fırınlanmadan, enfes rengi ve buram buram baharatları ile görsel şölen.
Pişirme Süresi45 minutes
Porsiyon: 8
Kalori: 86kcal

Malzemeler

  • 4 adet Santa Maria armudu (Sarı armut)
  • 0,5 lt vişne suyu
  • 60 gr esmer şeker normal toz şeker de olur
  • 2 çubuk tarçın
  • 4 adet top karanfil
  • 2 zar taze zencefil toz zencefil de olabilir
  • 1 tepeleme çorba kaşığı nişasta
  • Cevizli dondurma / Kaymak

tarif-name

  • Armutların kabuğunu soyun, ortadaki çekirdeğini çıkarın. Sapları kalabilirse süper olur.
  • Tencereye vişne suyunu, şekeri ve baharatları ekleyin, kaynatın.
  • Kaynayan vişne suyuna armutları ilave edin. Arada alt üst ederek yumuşayıncaya kadar pişirin.
  • Armutları süzerek bir servis tabağına alın.
  • Kalan vişne suyuna, azıcık suda erittiğiniz nişastayı ekleyin, koyulaşana 3-5 dak. kadar pişirin.
  • Koyulaşan sosu armutların üzerine dökün. Serinleyince buzdolabına kaldırın.
  • Servis yaparken yanında dondurma, çırpılmış krema veya kaymak ekleyin.

Sarı Mercimek Humusu

Image

Çarşıda pazarda, markette, bakkalda, mercimek deyince iki çeşidini alırDIK genelde. Çoğunlukla kırmızı mercimek, ve artık salatalara da kullandığımız yeşil mercimek nam-ı diğer, kara şimşek.

Valide sultan, kırmızı mercimekten süzme veya sebzeli çorba yapar, ezogelin çorbanın uzağından geçerdi. Yeşil mercimek, nadiren süzme yapılır, genelde üzerine sarımsaklı, sirkeli sosuyla ana yemek olurdu. Zaman geçti, bizler büyüdük, farklı mutfaklara merak sardık, sardım, her ikisini de alternatif yemeklerde kullandım. Önce bir arkadaşımda yediğim yeşil mercimeğin kesme erişteli ekşili çorbasını sevdim. Sonra komşumun yaptığı bol taze soğanlı, bol maydanozlu kırmızı mercimeğin köftesine aşık oldum. Derken yeşil mercimeğin illa geceden ıslatılmayacağını görünce, salatalara kullanmaya başladım. Tahmin edersiniz, valide sultan her ikisine de zarif bir burun kıvırmayla uzak duruyor. Çok ısrar edersek, çatalının ucuyla deneyip, “değişik olmuş” veya “Biz bilmeyiz böyle yemekler” diyor.

Derken…. Sarı mercimek aklıma girdi bu sonbaharda. Yani bu kadar mutfağa meraklıyım, neden sarısıyla şimdiye kadar haşır neşir olmamışım o da ayrı bir enteresan durum. Valide sultana sorduğumda, işte o da kırmızısı gibi, çorbası yapılır demişti, benim merakımı köreltmişti. Oysa, kırmızı mercimekten sadece rengi farklı olamaz ya? Mutlaka başka bir şeyler olmalı.

Çorbasını yapmak için fazlaca haşlayıp suyunu iyice çektirdim geçenlerde. Tencereyi ucundan kurtardım. Dibi yanmadan, ama bir püre ile bitti çorba maceram. Tadına bakınca da, oynamaya başladım. Son geldiğim nokta, humusun ikizi oldu. Lakin, ve fekat, meğer benden önce keşfetmişler. Ben tekerleği baştan keşfetmişim. Olsun, olsun… Bu da benim usul olsun!

Ta daaaa.. Karşınızda SARI MERCİMEK HUMUSU! Rakı sofralarınız için güzel bir meze.

Ben tahinli yaptım. Gaziantep’ten gelen enfes bir taze sıkım tahinim var. Hararetle tavsiye ederim, Özgüler Gıda‘dan alıyorum, aynı gün sıkıp kargoya veriyorlar. Yağı ayrılmamış, kadife gibi yumuşacık geliyor tahinim. Bir de helvaları var, anlatılmaz, kıtırdatılır! Neyse konumuz humus, tahinsiz olmaz. Yani damak tadına saygı duymak lazım tabii, tahin istemem derseniz, güzel bir sızma ile de olur… Ancak, enteresandır, nohut humusu gibi limon sevmedi bu tarif… Limonsuz çok daha güzel oldu.

Tarife geçelim mi?

Mercimek Humusu

Sarı mercimek ile 2 dakikada humus. Üzerine karamelize soğan!
Pişirme Süresi30 minutes
Porsiyon: 8
Kalori: 124kcal

Malzemeler

  • 1 bardak sarı mercimek
  • 1 adet patates
  • 2 çorba kaşığı tahin şart değil, sadece zeytinyağı ile de olur
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • 1 çay bardağı zeytinyağı
  • 2 diş sarımsak
  • 2 kocaman soğan
  • soğanları karamelize etmek için zeytinyağı
  • tuz

tarif-name

  • Sarı mercimeği güzelce yıkayın, soyulmuş ve küp küp kesilmiş patates ile tencereye alın. Üzerine 1 parmak geçecek kadar su ekleyin. Azıcık tuz ile tatlandırın. Kaynamaya bırakın. Suyunu çekip de pişmediyse, kaynar su ilave ederek iyice yumuşamasını sağlayın. Ama suyu az az ekleyin ki çorba olmasın 🙂
  • Bu arada soğanları ay ay doğrayın, ve zeytinyağında öldürün. Kapağını kapatın, buharda iyice terleyip yumuşasın. Sonra kapağını açın ve o güzelim altın rengini alana kadar orta ateşte karamelize edin. Az tuz, az şeker ekleyin. Gözünüz mercimek tenceresinde olsun.
  • Mercimekler pişince, patates zaten yumoş oldu, tencerede tercihan su kalmamış olması lazım. Ama kaldıysa, o zaman, mercimeği delikli bir süzgeçle bir karıştırma kabına alın, veya hafifçe süzün. Fazla suyu gitsin.
  • Mercimekler hala sıcakken, içine kimyonu ve tahini ekleyin. Çok iyi karıştırın. Blenderdan yardım alabilirsiniz. 🙂 Ama açıkçası çatalla bile püre kıvamına geliyor.
  • Dövülmüş sarımsakları ekleyin. Yeterince sıvı olmadıysa, zeytinyağı ekleyerek yumuşak bir püre kıvamına getirin. Tam da bu noktada, karamelize soğanın kalan yağını kullanmak ekstra tat katacaktır.
  • Servis tabağına alın, üzerini karamelize soğanla süsleyin.

Temel Panna Cotta tarifi

Image

Panna cotta son derece basit ve yalın bir tatlı. Üzerine dökeceğiniz sos ile lezzetlendirdiğiniz, ağır bir yemekten sonra, veya fazla baharatlı bir şölenden sonra damakları sakinleştirecek bir sunum. İster bardak içinde, isterseniz bir kalıptan çevirerek getirin, her durumda moda deyimi ile “minimal” bir görsel. Ah, isterseniz üzerine bol soslar, şekerlemeler, şeker karamelleri ile de donatabilirsiniz elbette, o tamamen sizin o anki ruhunuza bağlı.

Valide sultanın mutfak dolaplarında birşeyler arandığımız bir gün, kardeşimin Tefal’in kalıplarını bulmasıyla başladı her şey. Belli ki yaşlanan valide sultan yaş alan valide sultan, artık bu muffin kalıplarını kullanmıyor, kullanmayacak, el koyduk. Benim dolabımda zaman beklerken, can arkadaşımdan bir akşam yemeği menüsündeki tatlı için talep geldi. Panna Cotta yap diye. Eh kalıplara gün doğdu.

Daha önce üç renkli panna cottalar yapmıştım. Ziyafete dönüşen yılbaşı sofrası için çeşit çeşit tatlıdan biriydi. Bu defa çok daha sade, özü gibi bir panna cotta yaptım. Kalıpları da kullandım. Çok doğru bir kalıp olmadığını siz de göreceksiniz. Öncelikle tek tek çevirmek gereken panna cottaları böyle bir kalıpta yapmak hataydı. İkincisi dip formundan dolayı çıkarırken kenarları çatladı. Fotolarda da görünüyor. Enfes kokulu frambuaz sos ile kamuflaj bir yere kadar işe yaradı. Bir sonraki sefere, tek ve minik kaselerde yapılacak.. Not düşelim….

Buyurun tarife geçelim.

Panna Cotta

Baz tarif… Süt, krema çok az şeker ve jelatin….
Hazırlama Süresi10 minutes
Donma süresi4 hours
Türü: Dessert, Tatlı
Italian
Porsiyon: 4 porsiyon
Kalori: 108kcal

Malzemeler

  • 250 ml süt
  • 200 ml krema
  • 70 gr toz şeker
  • 1 limonun kabuğu veya vanilya
  • 2 çorba kaşığı kaynar su
  • 1 çorba kaşığı toz jelatin
  • 1 paket donmuş frambuaz Tazesi varsa, ne ala!
  • 1 tatlı kaşığı nişasta (tepeleme)
  • 1 ajda bardak su

tarif-name

  • Süt, krema, limon kabuğu (rendelemeden, sıyırıp koydum.) şekeri bir tencereye alın. hafifçe ısıtın. Kaynamasına gerek yok. Şeker erisin yeter.
  • Suyu kaynatın, minik bir kasede içinde jelatini eritin. Bunu sıcak süte ekleyin.
  • Hepsi güzelce karışsın. ısınsın… Tel süzgeçten geçirerek iyice süzün.
  • Kullanacağınız kalıpları güzelce ıslatın. Yavaşça sıcak karışım ile doldurun.
  • Sıcak sıcak buzdolabına kaldırın. 3-4 saat içinde istenen kıvama gelecek. Ancak daha uzun bekleyecekse, soğuduktan sonra üzerini streç ile kapatın.
  • Frambuazları bir tencereye alın. Üzerine 3 çorba kaşığı toz şekeri serpin. Altını açın.
  • Minik bir bardak suda nişastayı eritin, sulanan frambuazların üzerine ekleyin. Kaynatın.

İpuçları

Panna cotta, son derece basit bir tatlı. Bunu istediğiniz tarafa çekebilirsiniz. Frambuaz sos yerine herhangi bir meyve püresi, çikolata sos veya süt reçeli kullanabilirsiniz. Kapların dibine kıtır koymak gibi “fantazi”ler denemişliğim var. Ancak dipte kalmayıp yayıldığı için istediğim etkiyi alamamıştım.  O yüzden servis yaparken üzerine serpmek daha doğru olur gibi. 

Tavuklu bezelyeli makarna

Image

Yeni bir “çektirme” makarna tarifiyle karşınızdayım. Sütte pişen makarnadan sonra, şimdi de tavuk suyunda pişen makarna. Muhteşem bir tek tabaklı öğün. İçinde tavuk var, bezelye var, makarna var, hem de en lezzetlisinden.

Makarnayı genelde normal suda haşlayıp ondan sonra soslarla lezzetlendiririz ya, işte artık o değişti. Önce, makarna suyunu lezzetlendirerek başladım. Kaynayan suya defne yaprağı veya ada çayı yaprağı attım. Makarnayla beraber pişti. Sonra sütte çektirerek pişirdim. Şimdi sıra tavuk suyuna geldi. Sütteki makarna o kadar beğenildi ki, şimdiye kadar denemediyseniz, en kısa zamanda hazırlamanız lazım. Tarifine buradan ulaşabilirsiniz. Sütte yapmak istemiyorsanız, tavuk suyunda yapın?

Hani bazen tavuk haşlarsınız, sonra da tavuk suyunu ne yapacağınızı bilemezsiniz. Tamam, her gün çorba içilmiyor veya çerkez tavuğu olmuyor. En kötü ihtimal, kavanozla dondurucuya koyarsınız. İşte tavuk suyunuzu kullanmak için harika bir yol daha! Son derece basit, eldeki malzemelerle koyalca yapabileceğiniz, lezzetli bir yemek. Yanına kocaman bir yeşil salata ile bütün aileyi mutlu etme garantisi veriyorum.

Tarife geçelim mi?

Tavuk suyunda makarna

Bezelyeli tavuklu makarna. Tam bir öğün. Yanında salata yeter. Tatlı kısmı size kalmış.
Hazırlama Süresi1 hour
Pişirme Süresi1 hour
Türü: Ana yemek
Kalori: 610kcal

Malzemeler

  • 8 adet tavuk baget
  • 3 bardak su
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 adet defne yaprağı
  • 4-5 top karabiber
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 paket Makarna
  • 200 gr donmuş bezelye
  • 1 avuç doğranmış dereotu

tarif-name

  • Önce tavukları, 3 bardak su, soğan, defne yaprağı, tuz ve karabiber ile pişiriyoruz. İyice pişip kemiklerinden ayrılır duruma gelince, tavukları bir yana alıyoruz.
  • Tavuk suyundan defne yaprağını ve soğanı çıkarıyoruz, içine donmuş bezelyemizi atıp 5 dakika pişiriyoruz.
  • Bezelyeler hafifçe yumuşadığı zaman, makarnayı ilave edip, tencerenin altını kısıyoruz. Makarna pişene kadar tavuk suyunu da çekmiş olacak.
  • Su azalmaya başladığı zaman, tavuk bagetleri de ilave ediyoruz. 5 dakika da bu şekilde pişecek.
  • Eğer tavuk suyu bitmesine rağmen makarna istediğiniz kadar yumuşamadıysa, kaynar su ilave edebilirsiniz. Ben makarnayı biraz diri sevdiğim için 3-4 bardak su yeterli geliyor. Yavaş ateşte pişince makarna benim sevdiğim gibi al-dente oluyor.
  • Servis ederken üzerine bol dereotu ilave ediyoruz. İsterseniz rende parmesan da ekleyebilirsiniz.

Limonlu pelte-pasta

Image

Eski tarifleri yazacağım demiştim ya, işte yeni bir ESKİ tarif. Ben bunu Güner teyzenin limonlusu diye buldum annemin defterinde. Sonra aslını Alev’den öğrendim. Alev, Güner teyzenin kızı. İlkokul arkadaşım. Meğer bu limonlu tatlı, Güner teyzenin TEYZESİNİN tarifiymiş, bu demektir ki, yaklaşık 100 yıllık bir tariften bahsediyoruz !

Annemin bize yaptığı favori tatlılardan bir tanesi portakal peltesiydi. Hem hafif, hem tatlı, hem basit. Daha ne olsun? Kaselerde dondurur, sonra tabağa ters çevirir yerdik. Bıngıl bıngıl tabakta dans etmesi çocukken çok hoşumuza giderdi. Babanem paluze derdi, biz pelte. Misafire yapılacaksa, sunumda bir tık ileri gidip, portakal kabuklarına doldurduğunu hatırlıyorum. Üzerine krem şanti sıkıp, bir minik nane yaprağı eklerdi.

Güner’in limonlusu, ekşi ekşi bir tarif. Peltemsi, ama biraz daha “havalı”. İçinizi ferahlatan, hafif mi hafif bir tatlı. Kokulu meyer limonlarla yaptığınız zaman mis gibi ! Kışın göbeğinde yapıyorsanız, portakal suyu ile de denemenizi tavsiye ederim. Daha turuncu olacaktır, kokusu ise efsane!

İsterseniz servis tabağına yapın, sofraya bütün olarak getirin, dilim dilim servis yapın, isterseniz porsiyonlu olarak yapın. Tabağa ters çevirerek de servis yapabilirsiniz. Ama eğer küçük bir kalıba yaptıysanız (ki bu tarif 25-25’lik bir kare kalıba iyi oluyor) o zaman çok yüksek olacağı için “yıkılma” riski var. O yüzden ilk yaptığınızda, bireysel kaplara yapmanızı ve sonra büyük bir kaba yapmanızı tavsiye ederim.

Tarife geçelim mi?

Limonlu pelte-pasta

Limonlu, beş dakikada pişen, çabucak olan hafif mi hafif enfes bir lezzet.
Hazırlama Süresi10 minutes
Pişirme Süresi5 minutes
Bekleme süresi2 hours
Türü: Çaylık, Tatlı
Porsiyon: 6
Kalori: 150kcal

Malzemeler

Kreması

  • 2 yumurta
  • 1,5 limonun suyu
  • 1 limonun kabuğu
  • 2 ç.kaşığı nişasta
  • 7 ç.kaşığı toz şeker
  • 100 gr. tereyağ
  • 2 bardak su
  • 1 paket vanilya

İçine

  • 12 adet savoyer (kedi dili) bisküvisi
  • 1/2 bardak süt
  • 1 paket frambuaz

tarif-name

  • Krema için gereken bütün malzemeleri bir tencereye koyun. İyice çırpın.
  • Orta ateşte, koyulaşana kadar pişirin.
  • 3 parmak derinliğinde 25-25 ölçüsünde bir kabı hafifçe ıslatın.
  • En alta bir sıra savoyer bisküvilerini dizin. Süt ile HAFİFÇE ıslatın
  • Üzerine kremanın yarısını dökün. Bunun üzerine frambuazları ve bir sıra daha savoyar döşeyin, savoyarları tekrar HAFİFÇE ıslatın
  • Kalan kremayı savoyarları örtecek şekilde dökün, üzeri fazla kabuklanmasın diye streç ile kapatın.
  • Kalıbı buzdolabında 2-3 saat bekletin.
  • Servis yaparken, üzerine kavrulmuş file badem veya frambuaz koyabilirsiniz.

İpuçları

  • Savoyer bisküvilerini çok çok az ıslatmamız gerekiyor. Süt yerine portakal suyu ile de ıslatabilirsiniz. 

Portakallı çikolatalı unsuz kek

Image

Portakallı, çikolatalı unsuz kek

Portakallı çikolatalı kek demek eksik olacak. Glutensiz demek lazım, browni gibi demek lazım, denemeden geçmeyin demek lazım…

Bu unsuz keki, yıllar yıllar önce zengin bir çay sofrası için yapmıştım. Nasıl olsa fotoğraflarım diye, aceleyle götürüp teslim ettim. Sonra da foto falan kalmadı. O kadar çabuk yenmiş ki, o kadar hızlı talep görmüş ki, kimseden foto gelemedi. 😀 o zamandan bu zamana tekrar yaptım, defalarca, ama hiç fotoğraflamak nasip olmadı. Bazı tarifler böyle oluyor işte. Çikolatalı kekler, kahverengi yemekler zaten pek güzel fotoğraf vermez. İnsanı üzer. Işığı iyi ayarlamak gerekir, çevresini renklendirmek gerekir. Çok ama çok dikkatli çekmek gerekir. Burayı takip edenler de bilirler, o konuda maalesef kötüyüm.. Doğruya doğru. Açık hava, geniş açı, manzara, portre çalışmayı severim, (ya da severdim diyelim) ama iş yemek fotoğraflarına gelince, o beceriyi gösteremiyorum. Benim için önemli olan yaratmak, pişirmek, sunmak, yedirmek ve mutlu etmek!

Keki pişirirken bu defa fotoğraf işini atlamamak için, bir kısmını da muffin kalıplarında pişirdim. Tabii miktar küçülünce, pişme süresi de düşüyor. Büyük kalıp 35 dakikada fırından çıktıktan sonra minik muffinleri koydum. 15 dakikada o da pişti, çıktı..

Bu tarifi tekrardan yapmak, bu korona günlerine nasip oldu. Gideceği yerdeki yorgun, gergin, bitkin insancıkları, bu savaşın en önünde savaşanları mutlu edeceğine eminim. Bir saniyecik olsun, o hayhuydan sıyrılıp, o gergin ortamdan kopup, koşturmacadan nefes alıp, gözlerini kapayıp rahatlasalar, bir de gülümseseler benim için yeter! Anladınız siz onu.

Kekimiz fırından çıktıktan sonra, iyice serinlemesini bekliyoruz. Aslında ertesi gün çok daha yoğun bir kıvamı ve tadı oluyor. Üzerini pudra şekeri ve portakal şekerlemesi ile süslemek güzel oluyor. Daha da zenginleştirmek ve Karatay ve Müftüoğlu’nu deli etmek istiyorsanız, yanında kaymaklı dondurma veya krema harika oluyor.

Çok daha rahat, keyifli günlerde, kahkahası bol çay sofralarında yenmesi dileği ile.

Tarife geçelim mi?

Portakallı Çikolatalı unsuz kek

Browni ailesinden, glutensiz, harika yoğun çikolata tadıyla ıslak, enfes bir kek.
Hazırlama Süresi20 minutes
Pişirme Süresi35 minutes
Türü: Çaylık, Dessert
Porsiyon: -10

Malzemeler

  • 170 gr Bitter çikolata küçük parçalara kırılmış
  • 170 gr tereyağ
  • 4 yumurta
  • 220 gr toz şeker
  • 2 yumurta sarısı
  • 55 gr kakao
  • 1 portakalın kabuğu rendelenecek

tarif-name

  • 25cm çapında kenarları çıkan bir kalıbın içine yağlanmış kağıt serin, çevresini de güzelce yağlayın. Fırını 190 dereceye (alt-üst) ayarlayın.
  • Çikolatayı iri doğrayın. Parça parça kestiğiniz tereyağ ile beraber benmari usulü eritin. Mikrodalgada da eritebilirsiniz.
  • Eriyen tereyağlı çikolata karışımının içine toz şekeri ekleyin, karıştırın. İyice ılınsın.
  • Ilınan karışıma yumurta sarılarını, bütün 4 yumurtayı çırparak ekleyin. Karışımın iyice çırpıldığından emin olun.
  • Portakal kabuğu rendesini, ve kakaoyu da ekleyerek çırpma işini bitirin. Karışımı yağlanmış kalıba dökün, fırında 35 derece pişirin.

Kuskuslu tavuk

Image

Baharatlı tavuk

Hint mi, Fas mı, yoksa uydurmasyon mu bilemedim 😀 Ama her durumda oldu. Hem de süper oldu. Şöyle ki;

Canım acayip tavuk istiyordu. Salata yemekten sıkıldım, mutfakta da biraz eğlenceli bir şeyler yapmak istiyordum. Aklımda, aslında, körili, kremalı tavuk yapıp, yanına da, risotto yapmak vardı. Baharat dolabını karıştırırken, köri tozunu bulamayınca, yönümü “biraz” değiştirmek zorunda kaldım. Elime Hayfene kavanozları geldi. Koklaya koklaya içime en sinen Biryani Baharatı oldu. Sonra gerisi kendiliğinden geldi zaten. Buna o yakışır, o zaman bu gerekir derken tarif oturdu yerine. Pek de güzel oldu söylemesi ayıptır.

Kuru meyveli, baharatlı tavuk

Fas’a hiç gitmedim, keza Hindistan’a da henüz gitmek kısmet olmadı. Ancak meraklı olunca, her ikisinin de yemeklerini denedim. Bol baharat, bazen biraz fazla yağ, ama çok lezzetli geldi bana. Bu yemeği hazırlarken de aklımda BAHARAT vardı. Tavuk tamam, altına ne yapmalı. Bir an, ama sadece bir an, basmati pilavı mı yapsam dedim. Sonra dolapta ince bulguru görünce, o da değişti. Kuru meyvalarla, hafif, puf puf bir pilav olsun dedim. Ortaya bu çıktı… Altında incecik bir bulgurdan pilav, bol kuru meyve, üzerinde yoğun sosuyla lokum gibi pişmiş bir tavuk. Karemelize soğanla yoğunlaşan sosu, her çatalda gelen mayhoş-tatlı kuru meyveler… Hmmmm…

Tarife geçelim mi?

İnce bulgur pilavı yatağında bol baharatlı tavuk

Çok hafif, meyvalı, puf puf bir ince bulgur pilavı, üzerinde karamelize soğanlı, bol baharatlı bir tavuk.
Hazırlama Süresi40 minutes
Pişirme Süresi40 minutes
Türü: Ana yemek
Porsiyon: 4 porsiyon

Malzemeler

  • 8 parça tavuk kalça şiş
  • 4 adet soğan (kırmızı ve kuru soğan karışık)
  • 3 diş sarımsak
  • 1 tatlı kaşığı biryan baharatı
  • tuz/karabiber
  • zeytinyağı

Pilavı için

  • 1 su bardağı köftelik bulgur
  • 4 adet kuru kayısı
  • 4 adet kuru erik
  • 6-7 adet çekirdeksiz siyah üzüm
  • kaynar su

tarif-name

  • Soğanları piyazlık olarak doğrayın. Hem kırmızı, hem de kuru soğan kullanmak lezzeti derinleştiriyor.
  • Tencerenin dibini ıslatacak kadar zeytinyağı koyun. Soğanları ekleyin ve kısık ateşte kavurmaya başlayın.
  • İncecik doğradığınız sarımsakları da ekleyin, soğanlar iyice yumuşayıp karamelize olana kadar devam edin. Sonra soğanları başka bir tabağa alın.
  • Tencerenin içine bu defa tavukları koyun, biryani baharatını ekleyin, tuzu, karabiberi ekleyin. Tavukların her tarafı renk değiştirince, 1 bardak kadar su ekleyip, iyice pişirin. Son dakikada kenardaki soğanları ekleyin.

Pilavı için

  • İnce bulguru derin bir kaseye alın. Üzerine tuzu serpin. Kaynamış suyu ince bulgurun 1 parmak üzerine çıkacak kadar ekleyin. Üzerine bir kapak kapatın, suyunu çekecek.
  • Kuru meyvaların hepsini yıkayın, iri iri doğrayın. Sonra üzerine azıcık sıcak su koyarak iyice yumuşamasını sağlayın.

Servis için;

  • Fırını 180 dereceye ısıtın.
  • Bir fırın tabağının dibine, suyunu çekip demlenmiş olan ince bulguru çatalla karıştırarak ve havalandırarak yerleştirin. Üzerine kuru meyvaların yarısını yerleştirin.
  • Pilavın üzerine tavuk parçalarını yerleştirin. Tavuğun sosundan ve soğanları da ilave edin. Tavuğun sosundaki yağ, bütün yemeğe yeterli olacaktır. Tavukların üzerine kalan kuru meyvaları ekleyin.
  • Tabağı fırına koyun. Tavuklar cızırdamaya başladığı zaman (kuru meyvalar da hafifçe kavrulmuş olacak) sofraya gelmeye hazır.

Tavuk Salatası

Image

Yeni evimde ağırlayacağım ikinci misafirlerime yaptım. Yemekten sonra geleceklerdi, “Trafiğe kalmayın, erken gelin uzun oturalım, hadi daha erken gelin” diye başladık. “Aman kendini yorma, hafif hafif” derken menüyü ben tamamladım kafamda. “Valla işi büyütmüyorum, sıcak ana yemek falan yok, salatalar, belki bir börek veya kiş” diye söz verdim. Neyse işin dedikodu kısmını bırakın. Sonunda oldukça maceralı bir hazırlık sonucunda, planladığım uzuuuun menüden sadece iki yemek yapabildim, biri de bu salataydı.  

Kalabalık sofralara güzel bir meze olabilir. Hafif pazar menülerine harika bir yemek olabilir, mangal partilerine götürecek doyurucu bir salata olabilir. Siz nasıl isterseniz o şekilde sunabilirsiniz. Çok “esnek”, çok pratik, çok lezzetli. Artan pişmiş tavuğunuzu değerlendirmek için de bir o kadar güzel bir çözüm.

Servis yaparken isterseniz porsiyonluk bardak veya minik kaselerde ya da şöyle kocaman derin, kristal bir kasede sunabilirsiniz. Yanında tazecik çıtır kabuklu ekmek, gevrek ekşi mayalı bir ekmek veya kıtır kıtır bir galeta. Bakın size çok çok, bir dolu olumlu şey söyledim. Haydi kaldırın totoyu, deneyin, mutfağınıza eğlence, masanıza neşe gelsin.

Jump to Recipe

Tavuk Salatası

Hazırlama Süresi20 minutes
Pişirme Süresi20 minutes
Toplam Süre40 minutes
Türü: Ana yemek, Salatalar
Porsiyon: 6
Kalori: 247kcal

Malzemeler

  • 2 bardak Pişmiş tavuk küp veya iri parçalara bölünmüş
  • 4 sap kereviz
  • 2 adet kırmızı elma
  • 1 bardak ceviz İri doğranmış
  • 1 avuç maydanoz incecik kıyılmış

Sosu için

  • 1/2 bardak yoğurt süzme veya laktozsuz
  • 1/2 bardak mayonez
  • 2 tatlı kaşığı hardal
  • 1/2 limonun suyu
  • tuz / karabiber

tarif-name

  • Tavukları haşlayın; suyunu süzün, ılınınca da kuşbaşı gibi yapın. Ya daaaaa, daha önceden pişmiş tavuklarınız varsa kuşbaşı yapın.
  • Elmaları iyice yıkayın. KABUKLARINI SOYMAYIN. Önce 8 dilime ayırın, çekirdeklerini çıkarıp ince ince dilimleyin. Maydanozun bir kısmını süsleme için ayırın.
  • Kereviz saplarını ince ince dilimleyin. Eğer kereviz sapınız yoksa, bir minik kerevizi rendeleyip kullanabilirsiniz.
  • Cevizleri iri iri kıyın. Maydanozları incecik kıyın.
  • Bir kavanozda sos malzemesini güzelce karıştırın.
  • Bütün malzemeyi derin bir kasede güzelce karıştırın. En son üzerine ayırdığınız maydanozları da serpin.

İpuçları

  • Tavuk haşlarken suyuna 1 defne yaprağı attığınız zaman hem tavuk suyunun tadı/kokusu hem de tavuğun daha lezzetli olduğunu göreceksiniz. 
  • Yoğurt olarak laktozsuz yoğurt veya süzme yoğurt kullanın. Daha az sulanır, hem tadı da çok ekşi / tuzlu değildir.
  • Kereviz sapları büyük marketlerde var (ERTÜST tarım yapıyor) ama bulamazsanız kerevizi rendeleyerek veya kürdan gibi doğrayarak kullanabilirsiniz. 
  • Servis yaparken yanına ekşi maya incecik kızarmış ekmek veya kıtır galeta çok yakışıyor. 

Tart Tatin

Image

Tart tatin

Eski, son derece klasik, basit ve leziz bir tart. Nedense, hep elmalısı yapılır (ki ben de ilk seferinde elmalı denedim) ama armut ve hatta ayva ile de deneyeceğim. Denenmeli. Bir alt-üst keki gibi, ama tart. Gerçekten, ama gerçekten çok basit. Tek zorluğu hem ocak üstünde hem fırında kullanılabilecek bir metal kap.

Elmalı tart tatin… Aynı tarifle armutlu veya hatta ayvalı da deneyebilirsiniz.

Bundan hatırlayamayacağım kadar uzun bir zaman önce deneyip aşık olmuştum. İlla yapmalıyım diye niyetlendim, sonra uygun kap bulamamaktan dolayı hep erteledim. Zaman zaman deneme arzusu depreşse de, evdeki kalıplara yenisini eklememek adına (ne yalan ama, durup durup silikon kalıp alan kim acaba?) erteledim. Sonunda, Göbeklitepe için Urfa’ya gittiğimizde karşıma bakırcılar, ve kalın dipli bakır sahanlar çıkınca, renklerine de vurulup aldım. Ha, bu dediğimin üzerinden de aylar geçti o başka. Yani uzun lafın kısası, hep aklımda olan, ama bir türlü “kısmet” olmayan bir tatlı, sonunda yapıldı efendim!

Son derece basit dedim ya, acil tarafından tarife geçiyorum:

Devamı için tık / Press to read more

Kıtır kanepe

Image

Misafir hazırlıklarında önemli bir ayrıntıdır. Kanepe yapacaksanız, ekmeğinin ıslanıp şişmemesi lazım. Yoksa uğraşarak yaptığınız muhteşem kanepeler çamur gibi olur, ele gelmez. Ya da tam tersine ekmek kurur, malzemenin suyunu çeker vs. Kötü bir ikram şirketinin hüsranını yaşarsınız kendi evinizde. Kanepe yapmak bu bakımdan hem risklidir, hem de el oyalayıcı. Yapılacak onca iş varken, minik minik kanepelerle uğraşmak zamanınızı çalar. Ben, artık kanepe yapmıyorum. Bütün malzemeleri güzel servis kaselerinde bıçakları ile getiriyorum, isteyen istediği gibi yapıyor kanepesini.

Kanepe yapmakla uğraşmak istemiyorsanız, peynir veya şarküteri tabağının yanına koyabilirsiniz bu kıtırları. Zaten bu kıtırlar başlı başına o kadar lezzetli ki, sade olarak bile tüketebilirsiniz. Hatta belki çay sofrasına tuzlu kurabiye olarak bile eklenebilir, neden olmasın.

Ben tarama ile beraber getirmiştim ortaya. Ama buyurun size bir kaç alternatif;

  • Pınar Beyaz veya Labne olmayan bir beyaz peyniri 1 diş dövülmüş sarımsak ile karıştırın. Biraz yumuşaması için içine 1 çorba kaşığı kadar yoğurt veya mayonez koyabilirsiniz. Bunu baz olarak alırsak, içine; sadece bol dereotu, veya biraz kıyılmış zeytin ve kıyılmış kuru domates ekleyebilirsiniz.
  • Ton balığını iyice süzüp mayonez, hardal ile karıştırın. İçine minik minik kıyılmış kornişon turşu ekleyin.
  • Mantarları minik minik doğrayın ve tereyağda soteleyin. İçine az maydanoz ve minnacık kıyılmış ceviz ekleyin.
  • Biraz riskli olmakla beraber enfes başka bir alternatif de karidesli. Karidesleri haşlayın, mayonez, sarımsak, azıcık hardal ile karıştırın. İçine sulanmaması için çekirdekleri atılmış ve minnacık doğranmış salatalığı da ilave edin.

Bunların hepsi, kıtırla önden servis edilebilecek harika lezzetler.

Tarife geçelim….

Peynirli kıtır

Keçi peynirli, tuzlu kıtırı peynirli veya tuzlu sürmeleriniz için kullanabilirsiniz. Şaküteri tabağına çok yakışacaktır.
Hazırlama Süresi20 minutes
Pişirme Süresi20 minutes
Porsiyon: 12

Malzemeler

  • 100 gr un
  • 125 gr süzme peynir Keçi büş de olabilir
  • 3 çorba kaşığı tereyağ
  • çok az tuz / karabiber

tarif-name

  • Bütün malzemeyi çok çok iyi karıştırıyoruz, homojen olmasına dikkat ediyoruz
  • Yağlı kağıda rulo yaparak buzdolabına kaldırıyoruz.
  • Pişireceğimiz zaman, ruloyu ince ince (0,5cm gibi) dilimleyip yağlı kağıdın üzerine seriyoruz.
  • 175 derece sıcak fırında, 10-15 dakika, fazla kavrulmasına izin vermeden pişiriyoruz.
  • Soğuduğu zaman servise hazırdır.

Temel Crumble tarifi

Image

Crumble…. Sevdiğim sıcak meyvalı tatlıların en birincisi. Her türlü meyvaya uyarlanabilecek kadar basit, rahat, hızlı, ucuz, havalı ve tabii ki lezzetli. Mevsimi geldi ya, havalar azıcık soğuyunca, elma ile, yazın kırmızı erikler ile, hatta buzdolabının köşesinde kalmış, fazla olgunlaşmış her meyve ile harika olur. Üzerine de bir top dondurma koydunuz mu, en güzel tatlı. Hem hafif, hem hızlı.

Şimdi burada, en basit halini tarif edeceğim. Aralara da nasıl daha zenginleştirebileceğinizi fısıldayacağım. İyi okuyun, biraz da hayal gücünüzü çalıştırın.

Hızlı ve çabuk dedik, hemen başlıyorum o zaman;

Devamı için tık / Press to read more

Tuzlu muffin, glütensiz

Image

Bir glütensiz modasıdır gidiyor. Eskiden çevremizde nadiren duyduğumuz çölyak hastalarının derdiydi glütensiz beslenmek, ve evet çok zorlanırlardı. Ancak şimdi, tohumların değişmesi, pişirmek tekniklerinin veya katkı maddelerinin bozulması, bünyelerin değişmesi neticesinde bütün toplumda birden glüten alerjisi baş gösterdi. Bunun ne kadarı gerçekten glüteni tamamen kesme gerektiriyor tartışılır, birazı da moda, etki-tepki meselesi sanki. Kabul etmem lazım, ara ara glütensiz beslenmek de iyi oluyor. Vücut dinleniyor.

Uzun uzun glüteni anlatmayacağım. Bu konuda uzmanlığım yok. Ama bu mısırunlu muffinler acayip oldu. Onu anlatacağım.

Tuzlu muffin

Mısırunu ile ilk tanışmam, balık lokantalarındaki mısır ekmekleri ile oldu. Hele bir de pofuduk, olanlardansa, taze taze, sıcacık, bir tepsi yiyebileceğimi keşfettim. (Evet, kazanla aşureden sonra, tepsiyle mısır ekmeğini de gömerim. Ay ne ayıp!!! Valide sultanın kızına yakışıyor mu?) 🙂 Daha sonrasında Karadeniz turunda mıhlama, sonra İtalya’da polenta, vs vs… Mısırunu severim yani.

Geçenlerde bir arkadaşın yaşgünü için tuzlu birşeyler yapayım derken, bkz ilk paragraf glütensiz birşeyler olsun diye planlarken, aklıma mısırunu geldi. Mısır ekmeği tadında, ama malzemeli olsun, çay sofrasına yakışsın dedim. Glütensiz olduğu için poğaça yapmak riskli geldi, o zaman kalıplarda pişiririm, kekçik olur dedim. Çok da iyi demişim!

Buyurun tarife….

Devamı için tık / Press to read more