Biraz Uzakdoğu’ya doğru uzanmaya ne dersiniz?
Uzakdoğu’da Çin, Srilanka, Vietnam ve Kamboçya’ya gitme şansım oldu. Her seferinde “aman bir daha gelmem” diyerek döndüm, ama bir sonraki seyahatte heyecanla hazırlandım. Mutfağı konusunda hep uyarılar duydum. “Çok pis”‘ten başlayan, “Iııyyy o da yenir mi?” ye kadar. Ama ben homini homini herşeyi yedim, hiç de pişman olmadım. Hatta bazı yemekleri dönünce de yaptım, yapmaya çalıştım. Tabii ki uyarlayarak. Ne de olsa bütün malzemeleri burada bulamıyoruz. Olsun, olsun… 😀 Olduğu kadar.
Bu yemek de öyle çıktı. Vietnam dönüşü, pirinç eriştesine Pho’ya aşık olmuştum. O doyurucu ama mideyi kesinlikle zorlamayan lezzetli çorbalara bittim. Beraber gittiğimiz arkadaşımla beraber, gruptaki diğerlerinin yemediği ne varsa lüpleyerek, homini homini yiyerek, ama yürümekten dolayı kilo almadan geri döndük. Denenecek yemekleri yazdık, fotoğrafladık, bazıları oldu, bazılarını beceremedik.
Merak etmeyin bu “becerdiklerimizden” oldu. Tabii biraz türk çeşnisi katıldı. Biraz uyarlamadan geçti.
Önce benim yine uyarladığım bir uzakdoğu yemeğinden yola çıkarak, sebzelerimi belirledim:
- Bir avuç badem veya çiğ kaju
- 1 adet Kırmızı kapya biber
- 4 sap Taze soğan, yeşilleriyle beraber
- 2 avuç Brokoli
- 1 havuç Havuıç (jülyen veya kabak soyucağı ile kurdele kurdele)
- Tabii ki 2 diş sarmısak
- ve tabii ki rendelenmiş taze zencefil 1 cm kadar.
Önce ezdiğimiz 2 diş sarmısak ve incecik rendelediğimiz taze zencefili zeytinyağında azıcık kokutuyoruz. Bu aşamada, oğluş mutfağa gelip şikayetlerini iletiyor. 😀 Ben de kibarca çekilebileceğini, yememek seçeneğini hatırlatıyorum. Zencefilden hiç hoşlanmıyor.
Devam ediyoruz.
Bu karışıma, aynı boylarda doğradığımız veya jülyen kestiğimiz sebzelerimizi ve bademi ekliyoruz ve kavurmaya başlıyoruz. Sebzeler hafifçe yumuşayıp, bademler renk değiştirecek. Buna küp küp kestiğimiz tavuk kalça şişi ekliyoruz. Ben kalça şiş paketinin yarısını (4 adet budu) kuşbaşı olarak kesip kullandım. Diğerleri Hardallı Ballı Tavuk‘a gitti. Oğluş da böylece mutlu oldu. 😀
Tavukların her tarafı renklenene kadar, çevirerek kavurdum. Sonra kapağını kapatıp biraz demlenmesini ve pişmesini sağladım.
Sonrasında, daha kolay piştiği için, artık brokoli çiçeklerimizi ekleyebiliriz.
Brokolilerimizi de ekledikten sonra, kapağı kapatıp azıcık yumuşamalarını bekledim. Uzakdoğu yemeklerinde, sebzelerin biraz diri kalması, kıtır kıtır kalması ve renklerini de koruması lazım. O yüzden fazla pişirmemeye dikkat etmek lazım.
Herşey hafifçe yumuşadıktan sonra, üzerine 1/2 cup kadar Hindistancevizi sütü ekledim.
Marketlerde çok farklı markalar ve çeşitler var. Ben özellikle şekersiz olanını aradım, bunu buldum ve aldım. Farklı ürünler deneyebilirsiniz. Açtıktan sonra buzdolabına koymak gerekiyor. O zaman donuyor, kaşık kaşık kullanma şansınız var.
Sütü ekledikten sonra, krema gibi oluyor. O hali bile oldukça iştah açıcı. Sulu bir yemek olduğu için, yanında pilav veya benim yaptığım gibi, Pirinç eriştesi yapabilirsiniz.
Pho aslında çorba kıvamında bir yemek. Fransızların konsome dediği, ingiliz mutfağında “clear soup” olarak geçen türde, azıcık tavuk veya balık suyu ile lezzetlendirilen, bol sebzeli, az etli bir çorba. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar her saat yedikleri bir yemek. Mide için son derece kolay, hazmı rahat, doyurucu bir tabak.
Paket içindekiler posriyon porsiyon gruplanmış. O yüzden pişirmesi de kolay. Tuzlanmış bol suda makarna gibi pişiriyorsunuz. Piyasadaki noodle’lar kadar kolay pişmiyor. Ciddi ciddi 10 dakika haşlamanız gerekiyor. Dikkat 😀
Daha sonra süzdüğüm erişteleri, tavuğun içine attım. Sosu da çekmesi için 2-3 dakika daha pişirdim.
Ortaya Pho olmayan, ama doyurucu, lezzetli, hafif enfes bir yemek çıktı. Eriştesi, tavuğu, arkadan gelen baharatlarıyla, güzel bir sofra için, harika bir seçenek.
Afiyet olsun!