İncirlerin sonunu yakalayıp yapabildim nihayet. Bu tarifin orijinalini suyun karşı yakasından bir videoda görmüştüm. Rumca bilmesem de, bilen arkadaşım çoktur. Ben işi şansa bırakmadan, doğrudan IBM günlerinden tanıdığım, sonra da AT&T’de beraber çalıştığım Theo’ya sordum. Videoyu seyrederken az çok çıkarmıştım. Ancak emin olamadığım bir iki içerik vardı. Sonunda anlaştık, hatta karşılıklı bilgilendik, en kısa zamanda ona ve eşine yapma sözü verdim ve tarifi yapmak için manava alışverişe yollandım.
Esas zorluk kullanılacak içkide çıktı. Orijinal tarifte kullanılan içki şeffaf ve yüksek alkollü belli. Uzo mu dedim, hayor Rakı dedi.
Rum dostlarımızla aramızda hoş bir çekişme vardır. Ben onlardan hep yunan kahvesi isterim, onlar benden türk kahvesi. Atina’ya gidip de türk kahvesi isteyip gıcık etmem kimseyi. Onlar da buraya geldiklerinde, rakıyı, türk kahvesini meth ederler. Bu coğrafyanın içkisi, yemeği, herkese kendi yaptığı güzel gelir, ama anlayış gösterir… Saygılı olmak lazım.
Bunu düşünerek, “Tamam canım işte uzo” dedim. “Yok” dedi. “Uzo’da anason vardır. Rakı’da yoktur” buyurdu. Haydi bakalım buradan yakın. “Rakı Girit içkisidir. Türkiye’ye de oradan gitmiş” dedi bir de. Haydaaaaa! Neyse sonradan bahsettiği rakının, bizim boğma rakı olduğunu öğrendim. Geçiniz.
Boğma rakı bulma şansım olmadığı için tarifte değişiklik yapmam gerekti. Dakika 1, gol 1.
İkinci golü, manavda yaşadım: Bayram ertesi olmuş, ağustosun sonu. İstanbul manavları boşalmış. Yeşil incir bitmiş!!! Kaldık mı kara incire. Tamam çok severim, ancak aralarında ciddi bir lezzet farklılığı var. Bir kere kara incir çok daha tatlı olur yeşil incirden. Söylene söylene eve geldim. Serde sarı inat var, bu tatlı ya-pı-la-cak…
Sonuç olarak; Tarif aşağıda… Pek güzel olmasaydı, buraya yazmayacaktım billahi…
Malzemeler
- Her porsiyon için 2 incir (iştaha göre 3’leyebilirsiniz tabii)
- Her incir için bir diş karanfil
- 3-4 kabuk tarçın
- yarım çay bardağı kadar konyak (bu ciddi cömert bir miktar. 2-3 çorba kaşığı diyebilirsiniz)
- 2-3 çorba kaşığı pekmez (Kara incir kullandığım için, daha hafif ve ekşi olan, pişmeye de iyi gelen dut pekmezi kullandım)
İncirleri güzelce yıkayıp en üstteki saplarını derince kesiyoruz. Meyva görünmeyecek, ama taze beyaz kısmı ortaya çıkacak. Buraya bir adet karanfil saplıyoruz.
İncirleri birbirine değecek şekilde, yağlı kağıt üzerine diziyoruz. Yağlı kağıdın kenarlarını yukarı doğru kıvırın ki, suyu kalsın. Akıp gitmesin. Aslında şimdi düşününce, cam fırın kabında da pek ala olur. Sofraya da gelir.
Neyse incirlerin arasına çubuk tarçınları atıyoruz, konyak ile şöyle bir ıslatıyoruz, son olarak da dut pekmezini gezdiriyoruz. Sonra doğru fırına. 180 derece sıcak fırında 1 saate yakın pişiyor. Suyu bayağı ağdalı oluyor.
Sıcak sıcak, veya buz gibi soğutup servis yaptım.
Servis yaparken üzerine ekşi krema yaptım. Bu defa, şu tarifi kullandım.
- 1 paket krema (Tikveşli)
- 1/2 bardak süzme yoğurt (içim)
- 1 paket vanilya
- İsterseniz bir kaşık konyak
Kremayı kabartın. İçine süzme yoğurdu ekleyip çırpmaya devam edin. En son vanilya ve isterseniz konyağı ekleyin.
Bir iki dilim de kavrulmuş file badem eklerseniz tam bir görsel şölen oluyor.
Not: Videonun orjinalinde, fırına koyarken, ıtır yaprakları da ekliyor. Itır bana direk hamamı ve beyaz sabunu hatırlattığı için elim gitmedi. Ama denemek istersiniz belki diye yazayım dedim.
Pelin Hanımcım,
Şahane tarif; reçete olağan üstü; ıtır kısmına gelince kokusu ile şık olur diye düşünüyorum 😊
İlk fırsatta deneyeceğim 👍
Ellerinize sağlık 😋
Sevgi ve hoşlukla kalın 😍