Küp küp peynirler, çok üşümüşler, sarınmışlar…

Image

Misafir gelecek! İçki yanına birşeyler lazım. Çabuk hazırlanacak, çok da pahallı değil. Peynir tabağını dolduracak kadar çok peynir yok. E o zaman eldeki “az” peyniri değerlendirmek lazım.

Buyurun başlayalım.

Salatalığa sarılmış peynirler. Mihaliç, tulum olabilir.

Salatalığa sarılmış peynirler. Mihaliç, tulum olabilir.

Sert, tuzlu peynir ile muhteşem oluyor. Artık rakılık beyaz peynir ile mi yaparsınız (Doğruluk bu konuda başarılı), yoksa Mihaliç Tulum ile mi (Altınkılıç favorim), tuzu azaltılmış bir hellim mi, taze kaşar veya kaşkaval mı, ya da ithal bir sert peynir (Gouda?) orası size kalmış. Neden hepsi beraber olmasın?

Peynirlerimizi küp küp kesiyoruz. Lokmalık olacak, hepsi sarılacak, o yüzden boyları önemli bir konu. 1-1,5 cm lik küpler olur. Daha küçüğü eziyetli, daha büyüğü yerken ve sararken konforsuz.

Salatalıklarımızı seçerken, uzun, düzgün olanlardan seçmek daha doğru oluyor. Salatalık yerine kabak ile de denedim, o da başarılı oluyor. Bunları güzelce yıkayıp, kabak soyacağı ile SOYMADAN incecik dilimliyoruz. Çok çekirdekli kısımlarını kullanmamak lazım.

Sonrası kolay. Resim zaten kendini gösteriyor. Üzerini doğranmış dereotuna bulayabilirsiniz, veya peyniri öncesinde kırmızı toz bibere bulayabilirsiniz. Size kalmış.

Hazırladıktan sonra, buzdolabında saklayabilirsiniz, salatalıkların kurumaması için, streç film ile kaplamakta yarar var tabii. Misafir için çok güzel bir sunumu var.

Afiyet olsun!

 

Salatalığa sarılmış peynirler. Mihaliç, tulum olabilir.

 

Kavanozda balık

Image

 

IMG_0315Bu yemeği ilk defa, çok sevdiğim La Maison’da yemiştim. La Maison’u duydunuz mu bilmiyorum. Beşiktaş Çırağan’da bileğinin hakkı, elinin lezzetiyle klasikleşmiş bir fransız lokantası. İstanbul’da bu kadar uzun yıldır kalite ve çizgisinden ödün vermeden devam eden ender lokantalardan biri. Manzarası ve ortamı itibarı ile çok romantik, menüsü ile tam bir fransız. Hiç bir yerde bulamayacağınız sarmısaklı salyangoz, kurbağa bacağı gibi son derece “a la France” lezzetler burada var. Hem de uzun yıllardır.  (Alafranga kelimesinin kökeni de böylece ortaya çıktı. Galata ve Beyoğlu’nda yaşayan levantenlerin dilince Ala Franca)

Bu yemek, o kadar basit ve o kadar havalı görünüyordu ki, evde denemezsem olmaz dedim. Kavanozlardan evde zaten vardı, dörtledim, malzemeyi de toparladığım ilk fırsatta hemen denedim.

Devamı için tık / Press to read more