LİMON KREMASI

Image

Ekşi mi ekşi, ağzınızı tazeleyecek bir limon kreması. Şimdilik görselsizzzz… Sadece kayıt altına almak için yazıyorum.. Ama eminim, benim gibi kısa ve çabuk yoldan tarife ulaşmak isteyenler, tecrübeli mutfakseverler okuyup deneyecektir. Denendi, sevildi, mutlaka yazılmalı ve yapılmalı olarak bir kenarda duruyordu ki, arayıp da bulamayınca, buraya ekleyeyim dedim. Malum, burası daha çok ailemizin 🙂 yemek defteri şeklinde. Yakında tekrar yapınca, bir iki foto çekip ekleyebilirim diye umuyorum.

Özellikle pavlova veya beze yapınca veya protein rejimi yapıp sadece akını yediğiniz yumurta sarılarını değerlendirmek için ideal … Eaton mess için, pavlova için, tart kalıbı doldurmak için, meyvelerle süsleyip kaşıklamak için.

Öncelikle, çok yoğun ve oldukça mayhoş bir krema oluyor. Hani yerken, dilini gıdıklayacak, fazladan sulandıracak kadar. O yüzden şeker miktarını artırmak size kalmış.

İkinci olarak da bu kadar yoğun kullanmam diyorsanız, pastacı kreması veya süzme yoğurt ile karıştırarak kullanabilirsiniz. Reklam gibi olmasın ama, İçim süzme en başarılı malzeme bu noktada. Tuzlu veya ekşi olmadığı için çok nötr bir tadı olduğu için bütün kremalarda, pastalarda, tatlılarda rahat kullanıyorum.

Kremanın hepsini 1 paket içim yoğurda katabilirsiniz. Çok kocaman, fazla fazla bir krema olur, aman dikkat… O yüzden, kullanacağınız kadar yoğurtda, kaşık kaşık eklemeniz daha mantıklı. Ben kremayı yapıp kavanoza aldım, buzdolabına attım. Yarısı ve 4 5 kaşık yoğurt kocaman bir pavlova pasta için yeterli oldu. Geri kalan yarısını da meyvelerle kup gibi yaptım..

Jump to Recipe

Limon kreması

Yumurta sarısı fazlanız varsa… Yani mesela, pavlova yaptığınız zaman artan sarılar için.
Hazırlama Süresi15 minutes
Pişirme Süresi10 minutes
4 hours
Türü: Çaylık, Dessert
Porsiyon: 1

Malzemeler

  • 4 adet yumurta sarısı
  • 1 çay bardağı toz şeker
  • 2 adet limonun kabuk rendesi
  • 2 adet limonun suyu
  • 2 yemek kaşığı tereyağı

tarif-name

  • Yumurta sarılarını şeker ile iyice karıştırın. Çırpmak zorunda değilsiniz. Şeker biraz erisin, yeterli.
  • İçine limonun suyunu, ve limon kabuğu rendelerini ekleyip orta ateşe alın.
  • Sürekli karıştırarak koyulaşana kadar pişirin. Koyulaştığı zaman ateşten alıp, tereyağı ekleyin.
  • Tereyağı da eriyince, isterseniz tel süzgeçten geçirip iyice pürüzsüz olduğundan emin olabilirsiniz.
  • Kapaklı bir kavanoza alıp, buzdolabında bekletin ki, biraz toparlayıp kendine gelsin.
  • İstiyorsanız, çoğaltmak için, süzme yoğurt ile karıştırabilirsiniz.

Dört mevsimlik bir meze: Yoğurtlu, zeytinyağlı yaprak tarifi

Zeytinyağlı yaprak sarması değil… Sadece zeytinyağlı asma yaprağı 😀 İster salamura yaprakla, ister tazecik yeşil yeşil yaprakla yapabileceğiniz, dört mevsimlik bir meze. Mayhoş, yoğurtlu, isterseniz sarımsaklı. Nefis bir yemek. Arkadaşlarımla, uzun zamandır her yazı Adrasan’da kapatıyoruz. Hep beraber güzel, güzel ne kelime harika 3 4 gün geçirip, dönüşte Antalya 7 Mehmet’teki yemekle taçlandırıyoruz bu ritüelimizi. Antalyalı arkadaşlarımız sağolsun, bizi öyle güzel ağırlıyorlar ki her sene, bu yaz sonu etkinliğimiz hepimiz için iple çekilir, merakla beklenir oluyor. Biz de her sene, bu ritüel tatilini yeni adımlar ekleyerek biraz daha zenginleştiriyoruz tabii. 😀 Antalya’yı sadece tatil köyleri ve harika denizi ile tanıyanlar için bilgi: Gizli lezzet keşifleri olan yanını atlamayın. 7 Mehmet, en ünlüsü zaten. Bilmeyen yok. Manzarası ve servisiyle son derece şık ve kaliteli. Antalya mutfağı diyorlar, iyiki de öyle diyorlar… İlk gittiğimde benim için büyük bir sürpriz ve mutluluk olmuştu. Bahçesi, servisin kalitesi, yediğimiz her şeyin yaratıcı ve leziz oluşu… Ne desem bilemedim. İlk gittiğimizde, sanırım 3 4 sene oldu, mezelerden özellikle bu zeytinyağlı asma yaprağını denememizi istemişti Antalyalı arkadaşım. İlk çatalda vuruldum. Ertesi sene ilk siparişim bu oldu. Beni tanıyan bilir, “Ben bunu yaparım da nasıl yaparım” diye kalkışırım. Serde düşman başına bir maceracılık ve sabırsızlık da olunca, ilk denemelerimi çöpe dökme, malzeme ziyanı sınıfında oluyor ister istemez. Hayatım boyunca, yaprak sarmamış, (ne etli, ne zeytinyağlı) ben, yaprak nasıl pişirilir de sarılır, çiğ yaprak nasıl hazırlanır bilmeden işe kalkışınca, böyle oldu tabii. Kitabı ilk yazarken, eğribozu denemiştim tabii, valide sultanın yardımıyla yapınca, olmuştu. Kendi başıma kalkışmadım hiç. Cahil cesareti derler ya, tam da öyle. Uzun lafın kısası, bu sene becerdim. A evet, bu seneki ilk denemem de çorba kıvamında oldu, üzerine sarımsaklı yoğurtla afiyetle yendi. İkincisi ise tam 7 Mehmet’teki gibi oldu. Yani haddimi aşmak da istemiyorum ama, masada övgüler aldı, o da bana yeter. 🙂 İlk sene Silivrideki Devamı için tık / Press to read more

Puf Böreği

Image

Her ailede, birinin en az bir yemeği meşhurdur. Teyzoşun un helvası, yengenin şekerparesi, valide sultanın vanilyalı ay kurabiyesi… Rahmetli Nurhan halamın da puf böreği meşhurdu. Puf böreği yanında odun sobası üzerinde çıtır çıtır yaptığı mantısını da es geçemem tabii, lakin konumuz şimdilik PUF BÖREĞİ.

Büyüklerimiz yavaş yavaş başka diyarlarda buluşurken, bizler de bu diyarın “büyükleri” durumuna geliyoruz. Geçenlerde, halamın puf böreği söz konusu olmuşken, (büyüklerimizi marifetleriyle anmayı severiz) kuzenimle yapalım diye heveslendik. Onda tarif yokmuş, bende oklava becerisi yok, eh iki kişi bir olup yaparız biz dedik kalkıştık.

Tarife zıplamak için..

Kalkışma fiili gayet doğru bir seçim. Ön hazırlığı,kızartması ve arkadan da toparlaması zahmetli. İki üç kişi iş bölümü yaparak, sohbet, muhabbet, eğlenerek yapılacak bir yemek. Bereketli de. 12 kişiye rahat rahat yetecek miktarda börek çıktı. Tatlısı da cabası. Ben hamuru yoğurmayı bitirdiğimde ter içinde kalmıştım. Kuzen, oklava işinden sonra yoruldu. Nasıl kızaracaklar, eski tüp ateşi lazım, yok, elektrikli ocakta yapılır mı? Aman torunun muhallebisi pişecek derken, bir avazda hepsi kızardı.

Son karar, elektrikli ocakta öyle tüp üstünde olduğu gibi olmuyor. Bazısı fazla kızardı, bazısını kabartmakta abartıp çevirmede geç kalınca göbüşü beyaz kaldı. Yani yerim dardı, oynayamadım 🙂 Her durumda, yarım kilo undan kızaran, ona değen, buna değmeyen derken, 12 kişi puf böreğini hakladık.

İtiraf.com, pırtıklar için tarçınlı şeker yapmayı unuttuk. Oysa benim en sevdiğim kıtırlardı. Olsun, yine de afiyetle yedik hepsini.

İlk börekler, diğer diyara son gidenler için yendi, bütün büyüklerimiz kahkahalarla anıldı. Hatıralar paylaşıldı, unutulan yemekler hatırlandı. Puf börekleri ise, Nurhan halanınki kadar düzgün kabarmadı sanki, ama imece usulu, o kalabalık içinde yine de bayağı başarılı oldu. Zaten onun için yaşamıyor muyuz? Yaşarken tek derdimiz arkamızdan nasıl hatırlanacağımız değil mi?

O telaşe içinde, doğru dürüst fotoğraf çekemedim. Dolayısıyla, bu tarif, daha ziyade okuma ağırlıklı olacak. Hayal gücünüzü çalıştırmanız gerekecek. Bu arada oklava ve hamur konusunda tecrübeliyseniz, hemen kapabilirsiniz bile. 🙂 Bütün sorularınıza dilim döndüğünce yanıt vermeye çalışırım. Ve, söz veriyorum, ilk yaptığımda, bu defa birinden foto çekmesini rica edicem.

Nurhan tetenin Puf böreği

Hazırlama Süresi1 hour
Pişirme Süresi30 minutes
Temizlik süresi 🙂1 hour
Türü: Appetizer, Çaylık
Porsiyon: 12

Malzemeler

  • 500 gr un
  • 1 yumurta
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 çorba kaşığı sirke
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • su

İçi

  • 200 gr beyaz peynir ve kıyılmış maydanoz
  • 200 gr soğanlı kavrulmuş kıyma domates olur muydu, olmaz mıydı emin olamadık 🙂

tarif-name

  • Derin bir kabın içine unu koyun, ortasını havuz gibi açın.
  • İçine yumurtayı kırın. Yumurtanın kabı kadar sirkeyi ilave edin. (kaşık kirletmeye ne lüzum var, koy şunun kadar derdi rahmetli. 🙂 )
  • Aynı şekilde zeytinyağını, tuzunu da ekleyin, ve oda sıcaklığındaki suyla, yumuşak bir hamur olana kadar yoğurun. Hamur ilk başlarda çok cıvık olsa da, 5-10 dakika kadar yoğurup elastik bir hamur elde edeceksiniz. Hemen un eklemeye kalkarsanız, deve hamuru gibi sert bir hamurunuz olur. Onun için, ilk başlarda parmaklarınıza yapışsa bile, sabırla yoğurmaya devam edin. Ya da mikserin hamur yoğurma ucu ile uzun uzun çevirin.
  • Hamur pürüzsüz ve parlak bir hal aldığı zaman artık parmaklarınıza yapışmayacak. Yeterince gluten oluşmuş olacak. İşte o zaman, yuvarlak yapın, üzerini temiz bir mutfak bezi ile kapatın ve gidip biraz soluklanın. Kolları dinlendirin. 10 dakika yeterli.
  • Şimdi, plastik bir örtü veya güzelce unlanmış bir tezgahta, hamurunuzun üzerine bastırıp, hafifçe çekiştirerek, 2 karış kadar (35-40 cm) açın ve zeytinyağı ile güzelce yağlayın. Sonra, bir papatya kesermiş gibi, dairenin ortasında yuvarlak alana dokunmadan, 8 eşit parça kesin. Yani saat 12 yönü, 2 yönü, 3 yönü, 4 yönü, 6 yönü gibi… Ama ortasına kadar gelmeyecek kesikler… Her dilimi ortadaki bütün kalan alana doğru katlayın. Hamur yeniden bir top gibi olacak.
  • Üzerine hafifçe un serpin ve bu işlemi bir kere daha tekrarlayın. Anlatması yapmasından daha zor inanın. Daire şeklinde açın, papatyanın yaprakları gibi 8 eşit parçaya kesin, yağlayın, katlayın.
  • Bu işlem bittikten sonra, hamuru fazla yoğurmadan, güzelce rulo yapın ve 6 eşit parçaya (pazıya) bölün. Her birini ayrı ayrı açıp yufka yapacağız. Pazıları hamur yoğurma kabına alın, üzerini kapatın, 10 dakika daha dinlenmeye alın.
  • Bu arada, artan hamurlardan tatlı yapmak için, 2 3 kaşık pudra şekeri ile tarçını karıştırıp kenarda bekletin.
  • Hazırladığınız börek içlerini masaya alın, Börekleri kapayarak kesmek için, keskin kenarlı bir porselen fincan tabağını el altında bulundurun, kestiğiniz börekleri istiflemek için de tepsileri hazır edin.
  • İlk pazıyı alın. Oklava ile mümkün olduğu kadar incecik açın. Delinmemesi şart. Yamuk olursa da hiç üzülmeyin. Kimse ilk seferinde market yufkası gibi açamıyor canım. Yufkanın yarısına aralıklarla 1 er tatlı kaşığı kadar içten koyun, hamurun diğer tarafını, içlerin üzerine kapatın. Keskin bir porselen fincan tabağı ile (rulet de olur, ama eskiler gibi yapacağız deyince aynı usul devam ediyorum) dairesel hareketlerle börekleri kesin. Şekilsiz olmaları sorun değil. Tek dikkat etmeniz gereken şey, elinizden daha büyük olmamalı. Kenarları da güzel kapanmalı.
  • Kalan pırtık kenarları başka tarafa toplayın, sakın atmayın.
  • Bütün pazılar bittiği zaman, kızartma işlemine geçebilirsiniz. Eğer yardımcı birileri varsa, kapama ve kızartma işlemi aynı anda da yapılabilir tabii.
  • Kızartma için, derin bir tavaya en az 2 parmak kadar sıvıyağ koyun ve güzelce kızdırın. İçine minik bir hamur parçası atarak hazır olup olmadığını anlayabilirsiniz.
  • Kızgın yağa tavanın izin verdiği kadar, üst üste gelmeyecek şekilde börekleri atın, ve tavayı dikkatle, durmadan sallayarak yağın böreklerin üzerinden aşmasına dikkat edin. Sallama işlemi böreklerin PUF olmasını sağlayan işlem. Bazı börekler kocaman şişecek, arkasını çeviremeyebilirsiniz. Sallayarak pişirmeye devam. Börekler kızardığı zaman, gazete kağıdı 🙂 veya kağıt havlu üzerine alarak fazla yağını süzdürün.
  • Pırtık hamurları da aynı şekilde pişirin, ve daha ılıkken üzerine tarçınlı pudra şekerinden serpin.
  • Börekleri ılık ılık afiyetle yiyin…

Turunç marmeladı, keskin ve aromatik, nefis bir reçel

Image

Turunç pek kolay bulunmuyor malum. Ancak benim gibi çok seviyorsanız, peşine düşerseniz, üreticisinden takip ederseniz ulaşabiliyorsunuz. Öyle büyükşehir marketlerinde hiç bulunmuyor. Kalın kabuklu bütün narenciyelere düşkün olduğum için bunu sıkı takip ederim. Bu sene de, erkenden yazıldım, hasadında haber verin dedim, ilk hasattan 3 kilo sipariş ettim. Turunç ile beraber bergamot da söylemiştim, ama açıkçası o biraz hüsran oldu. Limon ile aşılamışlar sanırım, kabukları incecik geldi. Neyse gıybeti bırakıp güzelim turunçlara dönelim biz.

Tatlının bile, baharatlısını, keskinini seviyorum. İlla aromatik olacak, azıcık baharatlı olacak. Bir antin kuntinlik olacak yani. Turunç reçelini genelde sadece kabuk yaparlar. Bukle bukle yapılır hatta. Oldukça esmer renkte bir reçel olur. Ama aman acılığı kalmasın diye uğraştıkları için, o güzelim aroması da ciddi olarak azalır. Ben o aroma da kalsın, da nasıl olsun diye yine google külliyatını devirdim. Güzel kaynaklara, değerli tariflere ulaştım.

Oku, incele, çok güzel ipuçları topladım. Sonra da 2 partide yaptım. Daha doğrusu, evdeki tencerenin izin verdiği ölçüde 2 kerede ancak yaptım diyelim.

Efendim. Malum kabuklar değerli. Turunçgil reçeli kabuk esaslı olur. Onun için de iyi tarım, kontrollü tarım olması şart. Mumlanmış, ilaca bulanmış olmamalı. Satın aldığınız yerden emin olun, aldıktan sonra da çok güzelce yıkayın. 6 turunçtan yaptım, ucundaki sapı hariç, her yerini de kullandım. İçindeki çekirdekler en güzel pektin kaynağı dediler, tuttum. Kesinlikle acısını çıkarmadım, ama o yüzden neredeyse 1 e 2 şeker koydum.

Baştan çok uzun ve şekersiz kaynatıyoruz. Kabuklar iyice yumuşadıktan sonra ise, şekerin hepsini birden ekleyip, altı hala kısıkken tamamen şekeri eritiyoruz. Arada karıştırmak yeterli. Şeker tamamen eridikten sonra, altını tekrar açıp 15 dakika şıkır şıkır parlayıp, cam kürecikler oluştururken reçele dönmesini bekliyoruz. Tabağa damlatma testini de geçince, tamamdır. Valide sultan, basit bir fincan tabağına damlatır, damla top gibi kaldığı zaman olmuş derdi. Aynı öyle. Google külliyatından başka bir ipucu, bu tabağı soğutmak. Dolayısıyla, derin dondurucuya mink tabak koyuyoruz ve reçeli o soğuk tabağa damlatıp sonucuna bakıyoruz. Böylece reçel donduğu zamanki sonucunu görüyoruz. Bir diğer ipucu da, reçelin altını kapadıktan sonra, içine 1 2 fındık tereyağı eritmek. Bu da parlaklığını artırıyormuş.

Çok kolay, ama beklemesi vs, 2 güne yayılan bir reçel oldu. Şıkır şıkır parlak, kıvamı gayet başarılı. İsterseniz yumuşak az tuzlu peynir veya kaymakla, yumuşacık ekmek üzerinde veya isterseniz sert güçlü peynirlerle şarap eşliğinde.

Turunç marmeladı

Kabukları, meyvası, çekirdekleri.. Hepsini kullanıyoruz! Enfes bir reçel oluyor. Aromatik, iç baymayan, kişiliğini kaybetmemiş.
Hazırlama Süresi1 day
Pişirme Süresi2 hours 20 minutes

Malzemeler

  • 6 adet turunç Kalın ve şekilsiz kabuklu olanları tercih edin.
  • 1,5 lt su
  • 1,75 kg toz şeker

tarif-name

  • Turunçların en sert sap kısımlarını kesin. Ortadan ikiye bölün.
  • Suyunu sıkın, kabukları ve çekirdekleri de kullanacağımız için saklayın.
  • Büyük bir tencereye 1,5lt suyu ve sıktığınız turunç suyunu ekleyin. Yaklaşık 2 litre olacak.
  • Kabukları blenderdan geçirin, veya ince ince doğrayın. Tencereye ekleyin.
  • Çekirdekleri ayıklayın ve tüblente bağlayarak tencerenin içine atın. Meyvanın içini de blenderdan geçirerek veya o şekilde tencereye ekleyin.
  • Bu 1 gün boyunca bekleyecek.
  • Ertesi gün, kapağını aralayıp, altını açın 2 saat boyunca kaynayarak pişecek. Kabukların iyice yumuşadığından emin olun. Tencerenin altını iyice kısın.
  • Tülbent keseyi tencereden alın, ama sakın atmayın. Kenarda soğusun.
  • Şekerin hepsini birden tencereye ekleyin, kısık ateşte, bütün şekerin eridiğinden emin olun.
  • Şeker eridiği zaman, altını harlı olarak açın, Tülbent kesedeki çekirdekleri iyice sıkın, çıkan pektini tencereye ekleyin. Marmeladın jölelenmesini sağlayacak olan kısım bu. Şimdi, tencereyi serbest kaynamaya bırakıyoruz.
  • 15 20 dakika harlı ateşte piştikten sonra, Tabağa damlatarak kalite kontrolü yapıp, sıcakken kavanozlamak yeterli.

Peynirli, kuru meyvalı muffin

Image

peynirli kuru meyvalı muffin
Bu muffin başka muffin. Peynirli, kuru meyvalı ve fındıklı. Dolayıısyla her ısırıkta farklı bir lezzet garanti. Hem pofuduk, ama içindeki fındıklarla kıtırlı, hem tuzlu hem kuru meyvalarla tatlı. Daha anlatmaya gerek var mı bilemedim.

Fırından çıktığı gibi yiyebileceğiniz gibi, daha sonra acil durumlar için de hava almayan bir kapta saklayabilirsiniz. Aceleyle işe giderken kahvaltı niyetine, çocukların beslenme çantasına, veya işten okuldan geldikten sonra, yemek hazırlarken açlık bastırmak için ideal.

Devamı için tık / Press to read more

Bulgur pilavı

Image

BA-YI-LI-RIM !

İlla pilavlık bulgurdan değil, zaman zaman köftelik dediğimiz ince bulgurdan da yaparım. Neden olmasın?

Benim malzemelerim şöyle. Evdeki diğer sebzelerle zenginleştirmek de mümkün:

  • 4-5 adet taze soğan (olmazsa olmaz)
  • 1 adet kuru soğan
  • 2 diş incecik ezilmiş sarımsak
  • 1 çorba kaşığı biber salçası
  • 1/2 bardak domates püresi veya incecik doğranmış domates
  • 1 kapya biber minik doğranmış
  • 1 havuç
  • Soğuyunca eklemek için ince kıyılmış dereotu
  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 ölçü bulgur
  • 2 ölçü su (normal pilavlık bulgur için. İnce bulgur kullanıyorsanız 1 ölçü koyun, yetmezse, 1/2 ölçü daha ekleyin. Unutmayın, eklemek kolay, çıkarmak imkansız)

Zeytinyağını güzelce kızdırıp incecik doğranmış bütün sebzeleri güzelce soteliyorum. Hafifçe yumuşadıkları zaman, iyice yıkanmış bulguru ekliyorum, onu da 2-3 kere çevirerek hem her tarafının yağlanmasını hem de sebzelerin karışmasını sağlıyorum.

Sonra içine sıcak suyu ölçerek ekliyorum. Bu aşamada domatesi ve biber salçasını da suda erittiğimi söylemem lazım.

Tuzunu biberini atıyorum.

Kaynamaya başladığı zaman altını biraz kısıp, suyunu çekene kadar arada kontrol ederek, kapağı kapalı şekilde pişiriyorum. Kontrol aşamalarında karıştırmak serbest.

Daha sonra, suyunu çekince, altını kapatıp bir bez veya kağıt havlu koyarak demlenmeye bırakıyorum.

İyice serinlediği zaman, çatalla havalandırırken, kuru nane veya taze doğranmış dereotunu ekliyorum.

Misssss !

Afiyet şeker olsun!

BA-YI-LI-RIM !

İlla pilavlık bulgurdan değil, zaman zaman köftelik dediğimiz ince bulgurdan da yaparım. Neden olmasın?

Benim malzemelerim şöyle. Evdeki diğer sebzelerle zenginleştirmek de mümkün:

  • 4-5 adet taze soğan (olmazsa olmaz)
  • 1 adet kuru soğan
  • 2 diş incecik ezilmiş sarımsak
  • 1 çorba kaşığı biber salçası
  • 1/2 bardak domates püresi veya incecik doğranmış domates
  • 1 kapya biber minik doğranmış
  • 1 havuç
  • Soğuyunca eklemek için ince kıyılmış dereotu
  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 ölçü bulgur
  • 2 ölçü su (normal pilavlık bulgur için. İnce bulgur kullanıyorsanız 1 ölçü koyun, yetmezse, 1/2 ölçü daha ekleyin. Unutmayın, eklemek kolay, çıkarmak imkansız)

Zeytinyağını güzelce kızdırıp incecik doğranmış bütün sebzeleri güzelce soteliyorum. Hafifçe yumuşadıkları zaman, iyice yıkanmış bulguru ekliyorum, onu da 2-3 kere çevirerek hem her tarafının yağlanmasını hem de sebzelerin karışmasını sağlıyorum.

Sonra içine sıcak suyu ölçerek ekliyorum. Bu aşamada domatesi ve biber salçasını da suda erittiğimi söylemem lazım.

Tuzunu biberini atıyorum.

Kaynamaya başladığı zaman altını biraz kısıp, suyunu çekene kadar arada kontrol ederek, kapağı kapalı şekilde pişiriyorum. Kontrol aşamalarında karıştırmak serbest.

Daha sonra, suyunu çekince, altını kapatıp bir bez veya kağıt havlu koyarak demlenmeye bırakıyorum.

İyice serinlediği zaman, çatalla havalandırırken, kuru nane veya taze doğranmış dereotunu ekliyorum.

Misssss !

Afiyet şeker olsun!

Pırasa çorbası 129 kalori

Image

Arnavut da değilim ama, bu pırasa sevdası nedir, neredendir bilemedim. Daha geçenlerde böreğini yazdım, başlayınca duramadım. Pırasayı illa çorba yapacağım diye başladım araştırmaya. Onu oku, bunu incele, evdeki kitapları devir, derken aklımda belli bir format oluşmaya başladı.

Bu tarif, “Recette Français Facile” kitabından. Julia Child’ın kitabı gibi, kalın, kocaman bir ansiklopedi formatında. Denediğim bütün tarifler de başarılı çıkınca, korkmadan, çekinmeden onun tarifini baz olarak aldım.

Kereviz çorbasında bahsettiğim gibi, aynı mevsimin sebze ve meyvalarını birbirine yakıştırırım. Kerevize elma koyunca, pırasaya da armut olsun bari dedim. Gittim, sarı kütür kütür armutlardan aldım. Malum, evdeki zat bu tarz “antika” yemekleri yemeyeceği için, çok da fazla olmasın diye malzemeyi az tuttum, yine de kocaman bir tencere oldu, 8 kase çıktıpırasa çorbası.

Arnavut da değilim ama, bu pırasa sevdası nedir, neredendir bilemedim. Daha geçenlerde böreğini yazdım, başlayınca duramadım. Pırasayı illa çorba yapacağım diye başladım araştırmaya. Onu oku, bunu incele, evdeki kitapları devir, derken aklımda belli bir format oluşmaya başladı.

Bu tarif, “Recette Français Facile” kitabından. Julia Child’ın kitabı gibi, kalın, kocaman bir ansiklopedi formatında. Denediğim bütün tarifler de başarılı çıkınca, korkmadan, çekinmeden onun tarifini baz olarak aldım.

Kereviz çorbasında bahsettiğim gibi, aynı mevsimin sebze ve meyvalarını birbirine yakıştırırım. Kerevize elma koyunca, pırasaya da armut olsun bari dedim. Gittim, sarı kütür kütür armutlardan aldım. Malum, evdeki zat bu tarz “antika” yemekleri yemeyeceği için, çok da fazla olmasın diye malzemeyi az tuttum, yine de kocaman bir tencere oldu, 8 kase çıktıpırasa çorbası. Devamı için tık / Press to read more

Çikolatalı ısırıklar / Günaha davet 27 adet, 93 kal

Image

 

cevizli ısırık Bir dilim brownie’yi sindire sindire yavaş yavaş yersiniz. Diyet günahı, Karatay cinayeti işlediğinizi bilerek, tadını çıkararak, utanıp sıkılarak, ama damağınızda eriterek, kahve ile yumuşatarak.

Oysa bu  “meret”ler, akıllara zındık, iki bilemediniz üç ısırıkta bitiyor. Daha “dur ya, bu neydi şimdi?” diyemeden, bir bakmışsınız ikinci, üçüncü gitmiş. O yüzden, sakın adet kalorisine bakarak aldatmayın kendinizi. Kaç adet yediğinizi sayın. Allah korusun, şeytan kulağına kurşun, bir oturuşta 5-6 tane yerseniz fena. ÇOK FENA!

Ah, günaha davet eden kısmı, minnacık olmaları. Davet sofrası için idealler. İkramı kolay ve zevkli, sunumu şık, baştan çıkarıcı.

 

Devamı için tık / Press to read more

En iyi tart tabanı 12 dilim, 210 kalori her dilim

Image

 

Güzel bir tatlı tart her çay sofrasına uyar. Yanına isterseniz kremalı pasta yapın, isterseniz kek yapın, veya sadece tuzlu yapın, hepsine uyar. Şimdi vereceğim tart hamuru, tatlı tartlarınız için ideal. Denenmiş birçok alternatifin arasında hepsine ciddi fark atar. Açılması kolay, yayılması kolay, keserken dağılmamasıyla servis açısından da kolay.

Aşağıdaki ölçüler, 30cm’lik tart kalıbı için (büyük boy tart kalıbı yani. 12-18 dilim çıkabilir) yeterli. Eğer daha küçük bir tart kalıbına yapacaksanız, veya artan kısım olursa, üzerini süslemek için yapraklar, desenler yapabilirsiniz veya daha sonra kullanmak üzere dondurucuda saklayabilirsiniz.

  • tart hamuru175 gr yumuşamış tereyağ
  • 85 gr pudra şekeri
  • 250 gr un
  • 1 yumurta sarısı
  • bir tutam
    tuz

Bu malzemeyi karıştırma kabınızda güzelce yoğurun. Top yapın, iki üç defa katlayarak yoğurun. En sonunda bir disk haline getirin, plastik wrap ile sarın ve buzdolabına kaldırın. Bu hamuru derin dondurucuda birkaç ay saklayabilirsiniz. Daha sonra eritip, tart kalıbınıza yerleştirip, kullanabilirsiniz.

Bu arada fırını 175C dereceye ısıtın, tart kalıbımızı da “giydirelim”. Bu ne demek, çıkan tabanı için yağlı kağıt serin, sonra da üzerini güzelce yağlayın demek. Tabii tabanı sabit bir kalıp kullanıyorsanız, hani fırından sofraya gelebilecek seramik veya cam kaplardan gibi, bu durumda yağlamak daha da önemli oluyor. Hem kenarları, hem de tabanı çok güzel yağlamak lazım.

tart hamuruBuzdolabından hamurumuzu çıkaralım, iki kat yağlı kağıt arasında açalım. Böylece ekstra un kullanmak zorunda kalmayacağız. Ve hatta, bu yağlı kağıtlardan birini tart kalıbının altı için de kullanabilirsiniz. Tabi üzerinde hamur varken kalıbın büyüklüğüne göre kesmek bazen zor olabilir, ama mükemmel olması da gerekmiyor değil mi?

Şimdi iş, pek meşhur “blind baking” denilen işlemde: Hamurumuzun içinde yumurta olduğu için ve yağ miktarından dolayı, pişerlken kabarma riski var. O yüzden kalıba koyduktan sonra, üzerini çatalla güzelce deliyoruz. Bu yetmiyor, alüminyum folyo ile her tarafını güzelce örtüyoruz, ve üzerine bolca fasulye döküyoruz. Bu ağırlık yapacak, ve hamurumuzun kabarmasını engelleyecek.

tart hamuruYurtdışında mutfak malzemesi satan yerleri gezmekten zevk alırsanız, orada bilyeli zincirler veya para şeklinde ağırlıklar görmüş olabilirsiniz. Ancak, hem bu zincirlere para vermek, hem de sıcak fırından bu metal malzemeyi yanmadan çıkarmak aklıma yatmadığı için, ben hep fasülyelerimi kullanıyorum. Aynı yarım kilo fasulye, yıllardır girip çıkıyor fırına. İşini gayet güzel görüyor.

Tart hamurumuzu, üzerinde ağırlıkları ile 15 dakika, daha sonra alüminyum folyoyu kaldırdıktan sonra 5 dakika daha pişiriyoruz. Sonucunda, işte böyle, nar gibi kızarmış bir “kabuğumuz” oluyor.

tart hamuru

Tartımızın içine geçebiliriz.

Afiyet olsun. tart hamuru

 

Brioche: Frankofon bir günah daha. 20 adet, 250 kalori

Image

 

Bu bir başka kahvaltılık lezzet. Paris sokaklarında, kahvaltıda hasır sepetlerde yüzlerce çeşidi vardır. Enfes hamuru ile pofuduk pofuduk, bulutlarda dolaştıran bir lezzet. Yanında tereyağ ve çeşit çeşit reçeller veya nutella ile  sabah kahvaltınızı hiç bitmesin dedirtecek cinsten bir hamur işi.

brioche

Devamı için tık / Press to read more

Lazanyayı dürdüm

Image

Hani bu deli kadından bahsetmiştim size. Bir yaptığını bir daha yapmaz, macera arar diye. İşte o deli kadın yine rahat durmadı. 40 yıllık canım kat kat lazanyayı dürdü. Neymiş, “Du’ bakalım nasıl oluyor?” muş. Sonuç ?

lazanyaSunum beklenmedik olduğu için eğlenceli.Pay etmesi daha kolay, kesmenize gerek kalmadan, her rulo bir pay oluyor. Tabii iki pay koymak daha doyurucu oluyor. Daha az malzeme ile, daha büyük bir sunum oluyor, ki bu ne demektir, 2 kişilik lazanya yapabiliyorsunuz. Kabı dolduracağım diye yarısı yarına kalacak kadar çok yapılmıyor. Ben dar uzun kabıma, 5 rulo sığdırdım. Bu 2 kişilik yemekti. Yanına bol salata ve güzel bir meyve ile hafif bir yemek oldu. Hafif ama oyuncaklı, eğlenceli ve tabii çok lezzetli.

 

Devamı için tık / Press to read more

Pekmezli elmalı kek ( 35 adet 57 kal.)

Image

pekmezBu tarif ile çok uğraştım. İleri geri, onu ekle, bunu çıkar, her pişen bitene kadar bekle, ama değdi. Sonunda puf puf, lezzetli bir pekmezli kek çıktı ortaya.
Öncelikle hangi pekmezi kullanacağımız önemli. İlk denemeleri, Koska’nın üzüm pekmezi ile yaptım. Ancak şeker miktarını artırmama veya çikolata eklememe rağmen o geriden gelen yanık tadından kurtulamadım. Elma ekledim, çıkardım, yine ekledim.  Sonunda bu tarife ulaştım.

pekmezli kek

Devamı için tık / Press to read more

Aşure yazmazsam olmazdı

Image

AsureEvde olduğu zaman uyuyamadığım iki üç yemek vardır. Dürter beni, gizli gizli yerim. Yani gün içinde o kadar çok yerim ki, artık ayıplanmıyım diye saklana saklana yerim. Bunlar zaman içinde değişti. 10’lu yaşlarımda, aşure, pastacı kreması ve sıkı durun, salatalık turşusuydu. Sonra salatalık turşusunun sivilce yaptığını anlayınca o düştü, ağız tadı değişti, dondurma dört mevsime yayıldı vs, aşure, dondurma ve pastacı kreması oldu. 

Sonra damak tadı iyice oturdu, dondurma artık sadece artizan olanlarsa, şöyle güzel bir Girandola karpuz, mandalina, yanık süt ise uyutmuyor. Aşure annemin yaptığı ise baştan çıkarıyor. Pastacı kreması? Ahhhh çok şükür onu ancak Quattro’daki pastacı kreması ise aklım kalıyor. Eh o da eve kiloyla alınamadığı için, evde akıl sağlığımı korumak daha kolaylaştı. 

Ama, ama, aşure mevsimi geldi mi, işte işler sarpa sarıyor. Konu komşunun gönderdiği, annemin “Sen çok seversin” diye kase kase gönderdiği beni benden almaya yetiyor. Geçenlerde nerede okumuştum, “Ben kendime teslim oluyorum”. 

Aşure dediğiniz zaman, konu komşudan, arkadaşlardan o kadar farklı lezzetler geliyor ki, nasıl olup da aynı malzemeden bu kadar farklı lezzetler çıkıyor şaşırıyor insan. İşte o noktada, neymiş? Püf noktaları, aile sırları işin içine giriyormuş. Ah tabii, herkesin aşure zevki de başka. Kimi sulu sever, kimi bıçakla kesilecek kadar katı. Kimi çok tatlı sever, kimi daha az tatlı. Yani aşurenin belli bir standardı yok.

Ne demiştik, paylaştıkça artar herşey. İşte benim tarifim.

Devamı için tık / Press to read more

Peynir topçukları

Image

peynirli topFırından doğru sofraya, talan edilmeye. O yüzden o şahane, çıtır, alev turuncusu çıtır çıtır, damak şişiren, pof pof pişen peynir topçuklarının sonu hızlı geliyor.

İçine koyacağınız peynir çeşitleri, etrafını saracağınız garnitürü çok çeşitli olabilir. Evdeki herhangi bir peynirle yapabilirsiniz. Susam (pişip kızarması çok zaman alıyor), haşhaş tohumu, rende peynir, sadece yumurta sarısı.. artık sizin yaratacılığınıza kalmış.

 

Devamı için tık / Press to read more

Sangria içer miyiz?

Image

sangria

Cumartesi gecesine hazırlık yaparken, içki kısmını atlamamalıyız! Hani neredeyse en önemli konulardan biri. Yemek kadar veya bazen yemekten daha önemli bile olabiliyor.

Konuyu uzatmayalım, kalabalık bir parti söz konusuysa, Sangria en güzel seçenek olacaktır. Ortamı ısıtmak için, hafif bir başlangıç olarak (hafif görünür ama çok da masum değildir) sıcak yaz akşamlarında veya sıcak ev partilerinde süper bir seçenektir.

Sangria için ciddi tereddütlerim var. İtalyan mı, İspanyol mu yoksa Fransız mı, bilemiyorum. Herkes benim benim diyor, her web sayfasında farklı tarifler var. Ama genel olarak şunu söyleyebiliriz: Canınızın çektiği gibi.. 🙂 Her yola gelir, her türlü olur. Ana hatları şöyle;

 

Devamı için tık / Press to read more

Brokoliyi böyle de severiz. (224 kalori)

Image

Havalar soğudu, sıcak, doyurucu çorbaların zamanı geldi. Çocukların çok da sevmediği brokoli ile hem kıtırlı, hem doyurucu, acayip lezzetli brokoli çorbasına buyurun.

brokoli Devamı için tık / Press to read more

Patlıcan patlamiican… Bu da muffin patlican. (26 kalori)

Image

patlıcan muffin

Hani demiştik ya

Her Türk kadını, 100 çeşit patlıcan yemeği bilmeli.

İşte size yeni bir tane daha.. Hadi bu güzelliğimi unutmayın 😀

 

Devamı için tık / Press to read more

Benekli brownie (226 kalori)

Image

 

Herkes brownie sever. Benim gibi çikolata delisi olmayanlar bile, ıslak, yoğun, kadifemsi bir brownie’ye hayır demez. Yanında sert bir kahve ile, veya sıcacık bir çayla. Her türlü, her durumda, her şekilde severek ve suçluluk duyarak yenir.

Brownie

 

Devamı için tık / Press to read more

Sert görünümlü, yumuşak kalpli kurabiyeler

Image

çatlak kurabiye

Bu kurabiyeleri çok severim. Uzun zamandır yapmamıştık, kısmet bugüneymiş. Hem çikolatalı, daha doğrusu kakaolu, hem kahveli, ah tabii bir de tarçın var. Hem sert, hem yumuşak. Kahvenin yanında veya çayın yanında. Çatlak çatlak, güzel ötesi.

 

Devamı için tık / Press to read more