Dört mevsimlik bir meze: Yoğurtlu, zeytinyağlı yaprak tarifi

Zeytinyağlı yaprak sarması değil… Sadece zeytinyağlı asma yaprağı 😀 İster salamura yaprakla, ister tazecik yeşil yeşil yaprakla yapabileceğiniz, dört mevsimlik bir meze. Mayhoş, yoğurtlu, isterseniz sarımsaklı. Nefis bir yemek. Arkadaşlarımla, uzun zamandır her yazı Adrasan’da kapatıyoruz. Hep beraber güzel, güzel ne kelime harika 3 4 gün geçirip, dönüşte Antalya 7 Mehmet’teki yemekle taçlandırıyoruz bu ritüelimizi. Antalyalı arkadaşlarımız sağolsun, bizi öyle güzel ağırlıyorlar ki her sene, bu yaz sonu etkinliğimiz hepimiz için iple çekilir, merakla beklenir oluyor. Biz de her sene, bu ritüel tatilini yeni adımlar ekleyerek biraz daha zenginleştiriyoruz tabii. 😀 Antalya’yı sadece tatil köyleri ve harika denizi ile tanıyanlar için bilgi: Gizli lezzet keşifleri olan yanını atlamayın. 7 Mehmet, en ünlüsü zaten. Bilmeyen yok. Manzarası ve servisiyle son derece şık ve kaliteli. Antalya mutfağı diyorlar, iyiki de öyle diyorlar… İlk gittiğimde benim için büyük bir sürpriz ve mutluluk olmuştu. Bahçesi, servisin kalitesi, yediğimiz her şeyin yaratıcı ve leziz oluşu… Ne desem bilemedim. İlk gittiğimizde, sanırım 3 4 sene oldu, mezelerden özellikle bu zeytinyağlı asma yaprağını denememizi istemişti Antalyalı arkadaşım. İlk çatalda vuruldum. Ertesi sene ilk siparişim bu oldu. Beni tanıyan bilir, “Ben bunu yaparım da nasıl yaparım” diye kalkışırım. Serde düşman başına bir maceracılık ve sabırsızlık da olunca, ilk denemelerimi çöpe dökme, malzeme ziyanı sınıfında oluyor ister istemez. Hayatım boyunca, yaprak sarmamış, (ne etli, ne zeytinyağlı) ben, yaprak nasıl pişirilir de sarılır, çiğ yaprak nasıl hazırlanır bilmeden işe kalkışınca, böyle oldu tabii. Kitabı ilk yazarken, eğribozu denemiştim tabii, valide sultanın yardımıyla yapınca, olmuştu. Kendi başıma kalkışmadım hiç. Cahil cesareti derler ya, tam da öyle. Uzun lafın kısası, bu sene becerdim. A evet, bu seneki ilk denemem de çorba kıvamında oldu, üzerine sarımsaklı yoğurtla afiyetle yendi. İkincisi ise tam 7 Mehmet’teki gibi oldu. Yani haddimi aşmak da istemiyorum ama, masada övgüler aldı, o da bana yeter. 🙂 İlk sene Silivrideki Devamı için tık / Press to read more

Puf Böreği

Image

Her ailede, birinin en az bir yemeği meşhurdur. Teyzoşun un helvası, yengenin şekerparesi, valide sultanın vanilyalı ay kurabiyesi… Rahmetli Nurhan halamın da puf böreği meşhurdu. Puf böreği yanında odun sobası üzerinde çıtır çıtır yaptığı mantısını da es geçemem tabii, lakin konumuz şimdilik PUF BÖREĞİ.

Büyüklerimiz yavaş yavaş başka diyarlarda buluşurken, bizler de bu diyarın “büyükleri” durumuna geliyoruz. Geçenlerde, halamın puf böreği söz konusu olmuşken, (büyüklerimizi marifetleriyle anmayı severiz) kuzenimle yapalım diye heveslendik. Onda tarif yokmuş, bende oklava becerisi yok, eh iki kişi bir olup yaparız biz dedik kalkıştık.

Tarife zıplamak için..

Kalkışma fiili gayet doğru bir seçim. Ön hazırlığı,kızartması ve arkadan da toparlaması zahmetli. İki üç kişi iş bölümü yaparak, sohbet, muhabbet, eğlenerek yapılacak bir yemek. Bereketli de. 12 kişiye rahat rahat yetecek miktarda börek çıktı. Tatlısı da cabası. Ben hamuru yoğurmayı bitirdiğimde ter içinde kalmıştım. Kuzen, oklava işinden sonra yoruldu. Nasıl kızaracaklar, eski tüp ateşi lazım, yok, elektrikli ocakta yapılır mı? Aman torunun muhallebisi pişecek derken, bir avazda hepsi kızardı.

Son karar, elektrikli ocakta öyle tüp üstünde olduğu gibi olmuyor. Bazısı fazla kızardı, bazısını kabartmakta abartıp çevirmede geç kalınca göbüşü beyaz kaldı. Yani yerim dardı, oynayamadım 🙂 Her durumda, yarım kilo undan kızaran, ona değen, buna değmeyen derken, 12 kişi puf böreğini hakladık.

İtiraf.com, pırtıklar için tarçınlı şeker yapmayı unuttuk. Oysa benim en sevdiğim kıtırlardı. Olsun, yine de afiyetle yedik hepsini.

İlk börekler, diğer diyara son gidenler için yendi, bütün büyüklerimiz kahkahalarla anıldı. Hatıralar paylaşıldı, unutulan yemekler hatırlandı. Puf börekleri ise, Nurhan halanınki kadar düzgün kabarmadı sanki, ama imece usulu, o kalabalık içinde yine de bayağı başarılı oldu. Zaten onun için yaşamıyor muyuz? Yaşarken tek derdimiz arkamızdan nasıl hatırlanacağımız değil mi?

O telaşe içinde, doğru dürüst fotoğraf çekemedim. Dolayısıyla, bu tarif, daha ziyade okuma ağırlıklı olacak. Hayal gücünüzü çalıştırmanız gerekecek. Bu arada oklava ve hamur konusunda tecrübeliyseniz, hemen kapabilirsiniz bile. 🙂 Bütün sorularınıza dilim döndüğünce yanıt vermeye çalışırım. Ve, söz veriyorum, ilk yaptığımda, bu defa birinden foto çekmesini rica edicem.

Nurhan tetenin Puf böreği

Hazırlama Süresi1 hour
Pişirme Süresi30 minutes
Temizlik süresi 🙂1 hour
Türü: Appetizer, Çaylık
Porsiyon: 12

Malzemeler

  • 500 gr un
  • 1 yumurta
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 çorba kaşığı sirke
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • su

İçi

  • 200 gr beyaz peynir ve kıyılmış maydanoz
  • 200 gr soğanlı kavrulmuş kıyma domates olur muydu, olmaz mıydı emin olamadık 🙂

tarif-name

  • Derin bir kabın içine unu koyun, ortasını havuz gibi açın.
  • İçine yumurtayı kırın. Yumurtanın kabı kadar sirkeyi ilave edin. (kaşık kirletmeye ne lüzum var, koy şunun kadar derdi rahmetli. 🙂 )
  • Aynı şekilde zeytinyağını, tuzunu da ekleyin, ve oda sıcaklığındaki suyla, yumuşak bir hamur olana kadar yoğurun. Hamur ilk başlarda çok cıvık olsa da, 5-10 dakika kadar yoğurup elastik bir hamur elde edeceksiniz. Hemen un eklemeye kalkarsanız, deve hamuru gibi sert bir hamurunuz olur. Onun için, ilk başlarda parmaklarınıza yapışsa bile, sabırla yoğurmaya devam edin. Ya da mikserin hamur yoğurma ucu ile uzun uzun çevirin.
  • Hamur pürüzsüz ve parlak bir hal aldığı zaman artık parmaklarınıza yapışmayacak. Yeterince gluten oluşmuş olacak. İşte o zaman, yuvarlak yapın, üzerini temiz bir mutfak bezi ile kapatın ve gidip biraz soluklanın. Kolları dinlendirin. 10 dakika yeterli.
  • Şimdi, plastik bir örtü veya güzelce unlanmış bir tezgahta, hamurunuzun üzerine bastırıp, hafifçe çekiştirerek, 2 karış kadar (35-40 cm) açın ve zeytinyağı ile güzelce yağlayın. Sonra, bir papatya kesermiş gibi, dairenin ortasında yuvarlak alana dokunmadan, 8 eşit parça kesin. Yani saat 12 yönü, 2 yönü, 3 yönü, 4 yönü, 6 yönü gibi… Ama ortasına kadar gelmeyecek kesikler… Her dilimi ortadaki bütün kalan alana doğru katlayın. Hamur yeniden bir top gibi olacak.
  • Üzerine hafifçe un serpin ve bu işlemi bir kere daha tekrarlayın. Anlatması yapmasından daha zor inanın. Daire şeklinde açın, papatyanın yaprakları gibi 8 eşit parçaya kesin, yağlayın, katlayın.
  • Bu işlem bittikten sonra, hamuru fazla yoğurmadan, güzelce rulo yapın ve 6 eşit parçaya (pazıya) bölün. Her birini ayrı ayrı açıp yufka yapacağız. Pazıları hamur yoğurma kabına alın, üzerini kapatın, 10 dakika daha dinlenmeye alın.
  • Bu arada, artan hamurlardan tatlı yapmak için, 2 3 kaşık pudra şekeri ile tarçını karıştırıp kenarda bekletin.
  • Hazırladığınız börek içlerini masaya alın, Börekleri kapayarak kesmek için, keskin kenarlı bir porselen fincan tabağını el altında bulundurun, kestiğiniz börekleri istiflemek için de tepsileri hazır edin.
  • İlk pazıyı alın. Oklava ile mümkün olduğu kadar incecik açın. Delinmemesi şart. Yamuk olursa da hiç üzülmeyin. Kimse ilk seferinde market yufkası gibi açamıyor canım. Yufkanın yarısına aralıklarla 1 er tatlı kaşığı kadar içten koyun, hamurun diğer tarafını, içlerin üzerine kapatın. Keskin bir porselen fincan tabağı ile (rulet de olur, ama eskiler gibi yapacağız deyince aynı usul devam ediyorum) dairesel hareketlerle börekleri kesin. Şekilsiz olmaları sorun değil. Tek dikkat etmeniz gereken şey, elinizden daha büyük olmamalı. Kenarları da güzel kapanmalı.
  • Kalan pırtık kenarları başka tarafa toplayın, sakın atmayın.
  • Bütün pazılar bittiği zaman, kızartma işlemine geçebilirsiniz. Eğer yardımcı birileri varsa, kapama ve kızartma işlemi aynı anda da yapılabilir tabii.
  • Kızartma için, derin bir tavaya en az 2 parmak kadar sıvıyağ koyun ve güzelce kızdırın. İçine minik bir hamur parçası atarak hazır olup olmadığını anlayabilirsiniz.
  • Kızgın yağa tavanın izin verdiği kadar, üst üste gelmeyecek şekilde börekleri atın, ve tavayı dikkatle, durmadan sallayarak yağın böreklerin üzerinden aşmasına dikkat edin. Sallama işlemi böreklerin PUF olmasını sağlayan işlem. Bazı börekler kocaman şişecek, arkasını çeviremeyebilirsiniz. Sallayarak pişirmeye devam. Börekler kızardığı zaman, gazete kağıdı 🙂 veya kağıt havlu üzerine alarak fazla yağını süzdürün.
  • Pırtık hamurları da aynı şekilde pişirin, ve daha ılıkken üzerine tarçınlı pudra şekerinden serpin.
  • Börekleri ılık ılık afiyetle yiyin…

Pancar Borani

Image

Pancar Borani

Kışın en renkli sebzesidir. Kök olduğu için, şeker oranı yüksek olsa da, sağlık fışkırır. Valide sultan’ın mutfağında klasik turşusu yapılır, bazen de biraz fanteziye kaçarsak, pembe prenses yapılırdı. O da başka bir blog yazısı olsun derdim, ama o kadar bilinen bir meze ki, yazmaya değer mi emin değilim.

Ama pancar borani, pek bilinmez. Valide sultana telefonda anlattım geçen gün, “Ay bizim evde hiç yapılmaz öyle şeyler” dedi. Yani iyi mi kötü mü bilemedim şimdi. 🙂 Ben maceracı ruhumla, okur okumaz yaptım halbuki. İstediğim kadar sen de dene diyeyim, eminim ki yapmayacak. Yapıp götürsem de, çatalının ucuyla tadıp, “değişik” diyecek.

Renklerinden dolayı sanırım, yılbaşı sofrasına acayip yakıştı. Lezzetine vuruldum, o kadar sevdim ki, kocaman bir tencere daha pişirdim kış bitmeden. İşin komiği, büyük bir tencereyi kullanmama rağmen, pişerken o kadar çok su çekti ki, mutfağım da renklendi pöfürdediği için. Sık sık karıştırdım, ilave su ekledim belki de ondan, kaynadıkça, beneklendi ocağım. Ona göre, biraz daha büyük bir tencere seçmem lazımmış.

Hazırlaması son derece kolay, ama pişmesi biraz uzun süren bir yemek. Pancarlar yumuşayana kadar bayağı bir süre geçiyor. İçine yıkamadan koyduğumuz pirinçler de iyice helmelenip ayrı bir doku katıyor yemeğe. Ortaya çıkan lezzet ise, efsane. Borani genel olarak sebzenin zeytinyağı ve pirinç ile pişip, sonra sarımsaklı yoğurt ile servis edilmesidir… Kış sebzelerinin hemen hepsini bu şekilde severim ben. Pazı, ıspanak hatta havuç. Şimdi bunlara pancar da eklendi. Yaşasın! Hani pırasa da olur mu acaba diyorum, ama yok, pırasaya yoğurdu yakıştıramıyorum kafamda.

Tarife geçelim mi?

Pancar Borani

Zeytinyağı ve pirinç ile pişen, enfes renkleri ile sofranızı şenlendirecek bir yemek. Üzerine sarımsaklı yoğurt ile enfes bir meze.
Hazırlama Süresi10 minutes
Pişirme Süresi45 minutes
Türü: Salatalar
Porsiyon: 10 kişi

Malzemeler

  • 4 adet pancar
  • 1 kahve fincanı pirinç
  • 1 adet kuru soğan
  • 2-3 diş sarımsak
  • 1/2 limonun suyu
  • zeytinyağı
  • tuz, şeker

tarif-name

  • Büyük bir tencereyi alalım. Dibini kaplayacak kadar zeytinyağı dökelim.
  • Üzerine küp küp doğranmış soğanları, doğranmış sarımsağı ekleyelim.
  • Pancarları doğramadan önce elimize eldivenlerimizi geçirip, pancarları sonra soyup (patates soyma aletiyle kolay oluyor) sonra da minik küp küp keselim.
  • Soğanların üzerine küp pancarları, sonra pirinci (evet, yıkamadan), tuzu, şekeri, ve üzerini kapayacak kadar suyunu ekleyelim. Tencereyi kısık ateşe oturtalım.
  • Bundan sonra dikkatli olmamız lazım. Pancarların pişmesi zaman alıyor, pirinç de nişastası ile helmelenmesini sağlıyor. Dolayısıyla, zaman zaman tenceredeki yemeği karıştırıp, su eklememiz gerekiyor.
  • Pancarları kontrol edin. 45 dakika sonra yumuşamış olması lazım. Hala kıtır kıtır ise, pişirmeye devam. Son dakikada, üzerine taze sıkılmış limonun suyunu da ekleyip, altını kapatabilirsiniz.
  • Servis yaparken, üzerine sarımsaklı süzme yoğurt acayip yakışıyor. Biraz da dereotu ile renk uyumu yakalayabilirsiniz.
  • Afiyet şeker olsun!

Sarı Mercimek Humusu

Image

Çarşıda pazarda, markette, bakkalda, mercimek deyince iki çeşidini alırDIK genelde. Çoğunlukla kırmızı mercimek, ve artık salatalara da kullandığımız yeşil mercimek nam-ı diğer, kara şimşek.

Valide sultan, kırmızı mercimekten süzme veya sebzeli çorba yapar, ezogelin çorbanın uzağından geçerdi. Yeşil mercimek, nadiren süzme yapılır, genelde üzerine sarımsaklı, sirkeli sosuyla ana yemek olurdu. Zaman geçti, bizler büyüdük, farklı mutfaklara merak sardık, sardım, her ikisini de alternatif yemeklerde kullandım. Önce bir arkadaşımda yediğim yeşil mercimeğin kesme erişteli ekşili çorbasını sevdim. Sonra komşumun yaptığı bol taze soğanlı, bol maydanozlu kırmızı mercimeğin köftesine aşık oldum. Derken yeşil mercimeğin illa geceden ıslatılmayacağını görünce, salatalara kullanmaya başladım. Tahmin edersiniz, valide sultan her ikisine de zarif bir burun kıvırmayla uzak duruyor. Çok ısrar edersek, çatalının ucuyla deneyip, “değişik olmuş” veya “Biz bilmeyiz böyle yemekler” diyor.

Derken…. Sarı mercimek aklıma girdi bu sonbaharda. Yani bu kadar mutfağa meraklıyım, neden sarısıyla şimdiye kadar haşır neşir olmamışım o da ayrı bir enteresan durum. Valide sultana sorduğumda, işte o da kırmızısı gibi, çorbası yapılır demişti, benim merakımı köreltmişti. Oysa, kırmızı mercimekten sadece rengi farklı olamaz ya? Mutlaka başka bir şeyler olmalı.

Çorbasını yapmak için fazlaca haşlayıp suyunu iyice çektirdim geçenlerde. Tencereyi ucundan kurtardım. Dibi yanmadan, ama bir püre ile bitti çorba maceram. Tadına bakınca da, oynamaya başladım. Son geldiğim nokta, humusun ikizi oldu. Lakin, ve fekat, meğer benden önce keşfetmişler. Ben tekerleği baştan keşfetmişim. Olsun, olsun… Bu da benim usul olsun!

Ta daaaa.. Karşınızda SARI MERCİMEK HUMUSU! Rakı sofralarınız için güzel bir meze.

Ben tahinli yaptım. Gaziantep’ten gelen enfes bir taze sıkım tahinim var. Hararetle tavsiye ederim, Özgüler Gıda‘dan alıyorum, aynı gün sıkıp kargoya veriyorlar. Yağı ayrılmamış, kadife gibi yumuşacık geliyor tahinim. Bir de helvaları var, anlatılmaz, kıtırdatılır! Neyse konumuz humus, tahinsiz olmaz. Yani damak tadına saygı duymak lazım tabii, tahin istemem derseniz, güzel bir sızma ile de olur… Ancak, enteresandır, nohut humusu gibi limon sevmedi bu tarif… Limonsuz çok daha güzel oldu.

Tarife geçelim mi?

Mercimek Humusu

Sarı mercimek ile 2 dakikada humus. Üzerine karamelize soğan!
Pişirme Süresi30 minutes
Porsiyon: 8
Kalori: 124kcal

Malzemeler

  • 1 bardak sarı mercimek
  • 1 adet patates
  • 2 çorba kaşığı tahin şart değil, sadece zeytinyağı ile de olur
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • 1 çay bardağı zeytinyağı
  • 2 diş sarımsak
  • 2 kocaman soğan
  • soğanları karamelize etmek için zeytinyağı
  • tuz

tarif-name

  • Sarı mercimeği güzelce yıkayın, soyulmuş ve küp küp kesilmiş patates ile tencereye alın. Üzerine 1 parmak geçecek kadar su ekleyin. Azıcık tuz ile tatlandırın. Kaynamaya bırakın. Suyunu çekip de pişmediyse, kaynar su ilave ederek iyice yumuşamasını sağlayın. Ama suyu az az ekleyin ki çorba olmasın 🙂
  • Bu arada soğanları ay ay doğrayın, ve zeytinyağında öldürün. Kapağını kapatın, buharda iyice terleyip yumuşasın. Sonra kapağını açın ve o güzelim altın rengini alana kadar orta ateşte karamelize edin. Az tuz, az şeker ekleyin. Gözünüz mercimek tenceresinde olsun.
  • Mercimekler pişince, patates zaten yumoş oldu, tencerede tercihan su kalmamış olması lazım. Ama kaldıysa, o zaman, mercimeği delikli bir süzgeçle bir karıştırma kabına alın, veya hafifçe süzün. Fazla suyu gitsin.
  • Mercimekler hala sıcakken, içine kimyonu ve tahini ekleyin. Çok iyi karıştırın. Blenderdan yardım alabilirsiniz. 🙂 Ama açıkçası çatalla bile püre kıvamına geliyor.
  • Dövülmüş sarımsakları ekleyin. Yeterince sıvı olmadıysa, zeytinyağı ekleyerek yumuşak bir püre kıvamına getirin. Tam da bu noktada, karamelize soğanın kalan yağını kullanmak ekstra tat katacaktır.
  • Servis tabağına alın, üzerini karamelize soğanla süsleyin.

Tavuk Salatası

Image

Yeni evimde ağırlayacağım ikinci misafirlerime yaptım. Yemekten sonra geleceklerdi, “Trafiğe kalmayın, erken gelin uzun oturalım, hadi daha erken gelin” diye başladık. “Aman kendini yorma, hafif hafif” derken menüyü ben tamamladım kafamda. “Valla işi büyütmüyorum, sıcak ana yemek falan yok, salatalar, belki bir börek veya kiş” diye söz verdim. Neyse işin dedikodu kısmını bırakın. Sonunda oldukça maceralı bir hazırlık sonucunda, planladığım uzuuuun menüden sadece iki yemek yapabildim, biri de bu salataydı.  

Kalabalık sofralara güzel bir meze olabilir. Hafif pazar menülerine harika bir yemek olabilir, mangal partilerine götürecek doyurucu bir salata olabilir. Siz nasıl isterseniz o şekilde sunabilirsiniz. Çok “esnek”, çok pratik, çok lezzetli. Artan pişmiş tavuğunuzu değerlendirmek için de bir o kadar güzel bir çözüm.

Servis yaparken isterseniz porsiyonluk bardak veya minik kaselerde ya da şöyle kocaman derin, kristal bir kasede sunabilirsiniz. Yanında tazecik çıtır kabuklu ekmek, gevrek ekşi mayalı bir ekmek veya kıtır kıtır bir galeta. Bakın size çok çok, bir dolu olumlu şey söyledim. Haydi kaldırın totoyu, deneyin, mutfağınıza eğlence, masanıza neşe gelsin.

Jump to Recipe

Tavuk Salatası

Hazırlama Süresi20 minutes
Pişirme Süresi20 minutes
Toplam Süre40 minutes
Türü: Ana yemek, Salatalar
Porsiyon: 6
Kalori: 247kcal

Malzemeler

  • 2 bardak Pişmiş tavuk küp veya iri parçalara bölünmüş
  • 4 sap kereviz
  • 2 adet kırmızı elma
  • 1 bardak ceviz İri doğranmış
  • 1 avuç maydanoz incecik kıyılmış

Sosu için

  • 1/2 bardak yoğurt süzme veya laktozsuz
  • 1/2 bardak mayonez
  • 2 tatlı kaşığı hardal
  • 1/2 limonun suyu
  • tuz / karabiber

tarif-name

  • Tavukları haşlayın; suyunu süzün, ılınınca da kuşbaşı gibi yapın. Ya daaaaa, daha önceden pişmiş tavuklarınız varsa kuşbaşı yapın.
  • Elmaları iyice yıkayın. KABUKLARINI SOYMAYIN. Önce 8 dilime ayırın, çekirdeklerini çıkarıp ince ince dilimleyin. Maydanozun bir kısmını süsleme için ayırın.
  • Kereviz saplarını ince ince dilimleyin. Eğer kereviz sapınız yoksa, bir minik kerevizi rendeleyip kullanabilirsiniz.
  • Cevizleri iri iri kıyın. Maydanozları incecik kıyın.
  • Bir kavanozda sos malzemesini güzelce karıştırın.
  • Bütün malzemeyi derin bir kasede güzelce karıştırın. En son üzerine ayırdığınız maydanozları da serpin.

İpuçları

  • Tavuk haşlarken suyuna 1 defne yaprağı attığınız zaman hem tavuk suyunun tadı/kokusu hem de tavuğun daha lezzetli olduğunu göreceksiniz. 
  • Yoğurt olarak laktozsuz yoğurt veya süzme yoğurt kullanın. Daha az sulanır, hem tadı da çok ekşi / tuzlu değildir.
  • Kereviz sapları büyük marketlerde var (ERTÜST tarım yapıyor) ama bulamazsanız kerevizi rendeleyerek veya kürdan gibi doğrayarak kullanabilirsiniz. 
  • Servis yaparken yanına ekşi maya incecik kızarmış ekmek veya kıtır galeta çok yakışıyor. 

Kıtır kanepe

Image

Misafir hazırlıklarında önemli bir ayrıntıdır. Kanepe yapacaksanız, ekmeğinin ıslanıp şişmemesi lazım. Yoksa uğraşarak yaptığınız muhteşem kanepeler çamur gibi olur, ele gelmez. Ya da tam tersine ekmek kurur, malzemenin suyunu çeker vs. Kötü bir ikram şirketinin hüsranını yaşarsınız kendi evinizde. Kanepe yapmak bu bakımdan hem risklidir, hem de el oyalayıcı. Yapılacak onca iş varken, minik minik kanepelerle uğraşmak zamanınızı çalar. Ben, artık kanepe yapmıyorum. Bütün malzemeleri güzel servis kaselerinde bıçakları ile getiriyorum, isteyen istediği gibi yapıyor kanepesini.

Kanepe yapmakla uğraşmak istemiyorsanız, peynir veya şarküteri tabağının yanına koyabilirsiniz bu kıtırları. Zaten bu kıtırlar başlı başına o kadar lezzetli ki, sade olarak bile tüketebilirsiniz. Hatta belki çay sofrasına tuzlu kurabiye olarak bile eklenebilir, neden olmasın.

Ben tarama ile beraber getirmiştim ortaya. Ama buyurun size bir kaç alternatif;

  • Pınar Beyaz veya Labne olmayan bir beyaz peyniri 1 diş dövülmüş sarımsak ile karıştırın. Biraz yumuşaması için içine 1 çorba kaşığı kadar yoğurt veya mayonez koyabilirsiniz. Bunu baz olarak alırsak, içine; sadece bol dereotu, veya biraz kıyılmış zeytin ve kıyılmış kuru domates ekleyebilirsiniz.
  • Ton balığını iyice süzüp mayonez, hardal ile karıştırın. İçine minik minik kıyılmış kornişon turşu ekleyin.
  • Mantarları minik minik doğrayın ve tereyağda soteleyin. İçine az maydanoz ve minnacık kıyılmış ceviz ekleyin.
  • Biraz riskli olmakla beraber enfes başka bir alternatif de karidesli. Karidesleri haşlayın, mayonez, sarımsak, azıcık hardal ile karıştırın. İçine sulanmaması için çekirdekleri atılmış ve minnacık doğranmış salatalığı da ilave edin.

Bunların hepsi, kıtırla önden servis edilebilecek harika lezzetler.

Tarife geçelim….

Peynirli kıtır

Keçi peynirli, tuzlu kıtırı peynirli veya tuzlu sürmeleriniz için kullanabilirsiniz. Şaküteri tabağına çok yakışacaktır.
Hazırlama Süresi20 minutes
Pişirme Süresi20 minutes
Porsiyon: 12

Malzemeler

  • 100 gr un
  • 125 gr süzme peynir Keçi büş de olabilir
  • 3 çorba kaşığı tereyağ
  • çok az tuz / karabiber

tarif-name

  • Bütün malzemeyi çok çok iyi karıştırıyoruz, homojen olmasına dikkat ediyoruz
  • Yağlı kağıda rulo yaparak buzdolabına kaldırıyoruz.
  • Pişireceğimiz zaman, ruloyu ince ince (0,5cm gibi) dilimleyip yağlı kağıdın üzerine seriyoruz.
  • 175 derece sıcak fırında, 10-15 dakika, fazla kavrulmasına izin vermeden pişiriyoruz.
  • Soğuduğu zaman servise hazırdır.

Ayşe salatası

Image

Yazın en güzel tarafı, yemeklerin de soğuk çeşitlenmesi. Yani artık sıcak çorbalar, etli, kıymalı yemekler yok, ya da daha az diyelim. Alternatifleri buz gibi bir karpuz salatası yanında nefis bir patlıcanlı pilav, imam bayıldılar. Bütün yaz sebzeleri salata olmaya çok müsait. Patlıcanı saymıyorum bile, ama fasülyenin de illa domatesli, zeytinyağlısı olacak demek değil. Misal, ben genelde börülcenin salatasını yaparım. Buharda haşlayıp, sıcakken üzerine sarımsaklı, sirkeli zeytinyağı döker, sıkıca kapardım. Bütün sosu çekince de etin yanında harika bir yancı olur. Denemenizi tavsiye ederim.

Bu defa, börülce bulamadım, ayşekadınla yaptım. Ama biraz daha “zenginleştirdim”. Malum börülce daha halk ism, ama Ayşe Kadın! Tamam tamam, çalı daha sosyetik. 😀

Ayşeleri önce güzelce yıkadım, sonra ayıkladım. Ben bütün sebzeleri bıçak değdirmeden ÖNCE yıkıyorum. Sanki kesik yerlerinden vitaminleri kaçacakmış gibi geliyor bana. Komik miyim neyim? Ayıklanmış fasülyeleri irice doğradım. Şöyle 3’er parmak kadar ki, çatala kolay gelsin diye. Sonra da buharda güzelce haşladım. Eğer fasülyenin çok tazeyse, 10-15 dakika haşlamak yetiyor, yok olmadıysa, cinsine bağlı tabii, boncuk ayşe ise mesela, biraz daha gerekebilir. Dikkat edin de, kıtırlığı kaçmasın, hafif dişe gelsin.

Ayşe’ler pişerken, sosunu hazırlıyorum;

  • Zeytinyağı,
  • Limon
  • Azıcık hardal
  • 3-5 nane yaprağı
  • maydanoz
  • Tuz
  • 2 diş sarımsak çentilmiş,

Maydanoz ve naneleri incecik doğrayıp sosa ekliyorum. Diğer yerde, zenginleştirelim dedik ya,

Ayşe fasülye için badem ve susamı kavurdum
  • 1 avuç file badem
  • 2 yemek kaşığı susam

Bunları da güzelce kavuruyorum. Renkleri değişince, önce sosa, sonra da sosu sıcak buharı üzerindeki ayşeye ekliyorum. Yine klasik, “kapağını kapa, sosu çeksin” kuralı geçerli.

Ilınınca, servise hazırdır efendim. Buyurunuz hafif, mayhoş, alternatif salata!

Ayşe salata

Fırında ıspanak mücveri (10 porsiyon, 148kal)

Image

Yazılı defterlerden dijital ortama taşıma bahanesiyle, eski tarifleri de elden geçiriyorum arada. Annemin benden daha yaşlı defterleri ile başladım. Akan uçan mürekkeplerden kurtardığım, denendiğine emin olduğum tarifleri aktarıyorum buraya. Kendi defterlerim, oraya buraya sıkışıp kalmış bölük pörçük tarifleri de aktarmak güzel oluyor. İtiraf etmem lazım, ben de eskiye dönük bir şey aradığım zaman, önce buraya bakıyorum artık. Bu tarifi de aktarmak istedim. Sadece güzel bir sebze yemeği olduğu için değil, pazılı, pırasalı da yapılabileceği için, kenarda kalması için. Ama aktarmadan önce foto lazım, yani yeniden yapmak lazım… E hadi mutfağa…

Geçenlerde, tırıs tırıs karamelli muhallebi tarifini aradım. Annemin lime lime olmuş defterini altüst ettim yok! Kardeşime vermiştim denemesi için, o da bulamadı. Sonunda burada buldum. Allahtan yazmışım, dijital arşive eklemişim.

Bu ıspanaklı fırın mücver tarifini de “ıspanak sufle” diye kaydetmişim. Bir dönem, sufle, parfe, mus gibi terimler, olur olmadık yemeklere bir ünvan gibi madalya gibi eklenirdi. Sufle yapımı ile alakası olmayan, ama sufle gibi kabarıp puf puf olmaya aday (bakın olan bile değil) yemeklere sufle, bütün şanti-ürünü dondurmalara parfe denirdi. Bu her ne kadar “malzeme vardı da biz mi yapmadık” mantığından çıkan bir isimlendirme olsa bile, kendi mutfağımızı -biraz da- yeren bir yabancı hayranlığıdır bence. Güzelim mücver kelimesi dururken sufle ne alaka ? Yapımı bile benzemiyor?

Bu kadar öz eleştiriden sonra dönelim, bu harika sebze böreği veya mücverimize. Bu tarifi her ne kadar ıspanakla yaptıysam da, pazı ile de yapabilirsiniz. Hatta hatta incecik kesilip sotelenerek yumuşamış pırasa ile bile olur. Hem kolay, hem bereketli, hem lezzetli, hem de gösterişli.

Başlayalım mı?

Enfes bir eşlikçi. Fırında brüksel lahanası

Image

Fırında brüksel lahanası

Yılbaşı üstü hala etrafta ışıklar, süslemeler varken, havada kar kokusu, dükkanlarda “hediye değişimi sezonu” başlamışken misafir gelecekti. Mezeler, zeytinyağlılar, ana yemek derken, bir eşlikçi lazım, aklıma brüksel lahanası geldi. Daha doğrusu, markette görünce aklıma ve hemen sepetime düştü.

Kış sebzelerinden brüksel lahanası biraz yabancıdır bana. Soframıza pek sık uğramaz, uğrasa da kabaca haşlanıp az tereyağında sotelenip de gelir. Oysa mutlaka daha enteresan birşeyler yapılabilmeli diye düşündüm, taşındım. Haşlamadan ne yapılır ? Izgara veya fırın. Doğruya doğru, ızgara yapmak için pek minikler, başa çıkmaz, geriye tek seçenek fırın kalıyor. Hmmm, peki, başka? derken, ortaya bu çıktı. Artık yaratıcılık mı, uydurmasyon mu dersiniz bilemedim, ama çok lezzetli olduğunu söylemem lazım.

Malzemeler

  • Brokoli
  • Brüksel lahanası
  • Arpacık soğan veya iri doğranmış kırmızı soğan
  • sarımsak
  • kekik
  • varsa taze mercan köşk
  • Armut
  • Çam fıstığı
  • Dut veya keçiboynuzu pekmezi
  • zeytinyağı
  • tuz-karabiber

Miktarları özellikle belirtmedim, sonuçta misafirinize, kaç kişi için hazırladığınıza göre değişir. Hepsinden birer avuç yaptığınız zaman bile, 4-5 kişiye yetecek kadar eşlikçi çıkıyor.

Brokolileri çiçek çiçek ayırıyorum. Yıkıyorum.

Brüksel lahanalarını çıtır yaprağa ulaşacak kadar soyup uzunlamasına ortadan ikiye bölüyorum.

Sarımsak dişlerini soyuyorum, arpacık soğanları sadece soyup bütün bırakıyorum. Eğer arpacık soğan yoksa, kırmızı soğanları kocaman kocaman dilimliyorum.

Armutu da çatala gelecek gibi küp küp bölüyorum.

Sonra derin bir kabın dibine bolca zeytinyağı, 2-3 yemek kaşığı kadar pekmez, tuz ve karabiber koyup hepsini güzelce harmanlıyorum.

Brüksel lahanası

Mercan köşkü kabaca koparıp sebzelerle beraber hepsini harmanlıyorum. kekiği ekliyorum. Dikkat edilecek nokta, hepsinin pekmez ve zeytinyağına bulanması. Sonra, üzerini kapatıp dinlendiriyorum. Böylece bütün sebzeler pekmezin ve baharatların tadını içine çekiyor.

Gerisi bildiğiniz gibi. Misafirler sofraya oturduğu zaman, daha ilk çatal ağıza girmeden (nasıl zamanlama ama 🙂 ) bütün karışım bir fırın kabına yayılıyor ve fırına atılıyor. 180 derece gibi bir sıcaklıkta, 30-35 dakikada mis gibi kızarıp pişiyor. Doğru sofraya. Artık fırın tavukla mı, incik ile mi, tandırın yanına mı, yoksa hindi butuna mı eşlik eder, orası size kalmış.

Her lokmasında ayrı bir lezzet olan, harika bir sebze yemeği. Seçici misafirleriniz için birebir. Sadece eşlikçi değil, vejeteryan veya vegan sofralara da gayet güzel oturacak bir yemek.

Çeşitleme

Aynı yemeğin veya eşlikçinin çeşitlemesi de mümkün. Misal;

Brüksel lahanası fırın
  • Armut yerine veya yanına ayva.
  • Pekmez yerine veya yanına nar ekşisi
  • Bir avuç mantar bütün olarak bırakılmış
  • Tazecik minicik patatesler
  • İri doğranmış havuç

Aman ana fikri unutmayın. 🙂

Kabak müttebel

Image

Kabaklı müttebel

Evdeki yemek kitaplarına dönüp dönüp bakmak en büyük zevkim. Boş zamanlarımda veya misafire hazırlanırken, sadece internet değil, kitaplar, eski defterler de en büyük esin kaynağım. Mutfak dolaplarımdan biri tamamen yemek kitaplarına ayrılmış durumda. Gözüme kestirdiğim yeni kitapları da ekliyorum. Ya da sevgili dostlarım, arkadaşlarım getiriyor. Sadece kitap mı? Annesinden kalan, ninesinin dolabında ortaya çıkan eski tarif defterleri de bu dolapta yerini buluyor.

İşte son keşiflerimden biri, yaşgünümde (kimbilir hangi?) gelen bir Lübnan Mutfağı kitabı. Amin Maalouf’un önsözü ile, muhteşem bir kitap. Tamam, çevirisi belki harikalar yaratmıyor, ama çok anlaşılır, çok özendirici – ki bu yemek kitapları için en önemli kriterimdir, yapmaya özendirmesi lazım – bir kitap. Her tarifin fotoğrafı yok, olsun, yine de anlatım detay iyi, yeterli.

Uzun lafın kısası, birkaç malzeme sıkıntısıyla, her tarif denenebilir seviyede. Malzeme sıkıntısı derken, portakal çiçeği suyundan bahsediyorum. Aslında Adana’da veya Antalya’da, portakal çiçeği cenneti yerlerde olması lazım diye düşünüyorum. Ama işte internet alışveriş sitelerinde bulamadım. Yok yok yok. Halbuki ne güzel olur. Gülsuyu gibi herhalde, ama mis gibi portakal kokan bir su..

Kabak müttebel

Bir diğer malzeme de, baharatlar olacak diye korktum. Hep bildiğimiz baharatlar, ancak farklı karışımlar kullanıyorlar. Misal, 7 baharat karışımı, 5 baharat karışımı. Neyse ki, kitabın arkasındaki referanslar kısmında detayları var. Evdeki kahve değirmeni ile 2 dakikada yapıverdim. Ve itiraf ediyorum BA_YIL_DIM!

Kitapta, ilk aklıma yatan, mutlaka denenecek tarifleri işaretledim, ilk fırsatta da, yaptım. İşte bugünkü tarif onlardan biri.. Kabak müttebel. 

Müttebel, tahinli bir sos. Buna isterseniz közlenmiş patlıcan isterseniz közlenmiş (?) kabak, veya kavrulmuş pazı saplarını (!!) ekleyebilirsiniz.  Pazı dolması yaptınız, sapları kaldı, hemen kavurun, karıştırın. Muhteşem bir salata veya meze. Kabağı közlemenin de amacı, fazla suyunu salmasını önlemek. Kabakları temizleyin, ortadan ikiye kesin, üzerine azıcık tuz, karabiber, doğru fırına. Yumuşayınca, kaşık ile çok iriyse eğer çekirdeklerini sıyırıp atın. İşte bu kadar…

Tarifin detaylarına geçiyorummmmm…

Devamı için tık / Press to read more

Domates-Peynir ve fesleğenli tart

Image

Domates ve peynir ikilisi kadar basit, sıradan, ama doğru eşleşme ile damak çatlatacak çift az bulunur. Şimdi bunları yazarken aklımdan başka ikililer, uyumlar geçiyor. (Karnıyarık+domatesli pilav+cacık, bezelye+pilav, karpuz, peynir.. liste uzayıp gidecek, sonu yok. Biz iyisi mi konumuza dönelim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Peynir demiştik, domates demiştik. En klasik eşleşmedir. Yazın çıtır çıtır ekmeğin içine koyarsınız, hatta şöyle ısırınca, damağı çizecek kadar kalın kabuklu tazecik ekmeğe. Veya daha sofistike birşey isterseniz, tazecik ince kıyılmış otlarla karıştırıp sarımsakla lezzetlendirip bruscetta yaparsınız. Ama her durumda, tembel yaz günlerinde en hızlı, herkesi sevindirecek bir ikilidir.

İşte bu tart da öyle basit bir lezzet yumağı: Tazecik domatesler, enfes peynir kombinasyonu, ve kıyır kıyır bir tart… Artık tartı kalıpta mı yaparsınız, yoksa daha rustik görünsün diye galette gibi mi yaparsınız orası size kalmış.

Bu tartın hamuru da çok başarılı tart hamurlarından biri. Hani tek geçerim dediğim tart hamuru değil, ama bir o kadar güzel… Üzerine isterseniz şimdi anlatacağım gibi peynir-domates yapın, isterseniz yaz sebzelerini ızgara yapıp koyun, kesinlikle çok başarılı.  Haydi başlayalım..

Devamı için tık / Press to read more

Mercimek köftesi

Image

Mercimek köftesi sever misiniz? Her evde sık sık ve bol bol yapılan bu enfes meze – yemek, benim sevdiğim karbonhidratlardan biri. Kendilerine, hem çay sofrasında, hem içki sofrasında, hatta hatta diyet listelerinde bile rastlamak mümkün. Güzel pek güzel, kötüsü de en kötü olanlardandır. Ben en güzelini, Yasemin’in elinden yedim. Hem de ılık ılık. Sonra onun tarifini aldım, hep de yaptım. Oğluş da bayılınca, eh yemek listeme girdi.

Utanmazca açıklıyorum ki, tarifi buraya yazmamdaki tek sebep, kaybetmemek için. Çünkü eminim pek çoğunuzda anneden, teyzeden gelen bir mercimek köftesi tarifi zaten vardır.

Kendimi valide sultana ihanet ediyormuş gibi hissediyorum. Bu KESİNLİKLE onun bir tarifi değil. Tam tersine, 70+ yaşında zorla tattırdığımız, her zaman burun bükerek, hiç tasvip etmeyerek baktığı, yemeği hep reddettiği bir şeydir bu. Ben de “sayesinde” veya “yüzüden” artık hangisini tercih ederseniz, neredeyse 30+ yaşımda ilk defa yemiştim.

Karbonhidratlar açısından oldukça sağlıklı bir “meze” (?) az evet çok az yağlı. O yüzden de diyet listelerine kolayca giriyor. Hem doyurucu, hem de tatmin edici. 😀

Dediğim gibi, evde Yasemin’in yazılı tarifini kaybetmemek için ekliyorum buraya. Hani şimdiye kadar denemeyen varsa da, buyurun, denenmiş, kesin, kolay, bir reçete. Ben ölçüleri çay fincanı veya CUP ölçüsü ile veriyorum. Ama siz istediğiniz bardak büyüklüğünü kullanabilirsiniz. Limonata, rakı, bira hatta hatta ice belli çay bardağı bile olur. Tabii zahmetine değecek bir miktar olsun bari.

Devamı için tık / Press to read more

Karnabahar kısırı

Image

Kısıra bayılırım. O hafif acı ekşi tadının hastasıyım. Tazecik maydanoz, nane ve tabii ki nar ekşisi ve sumak ve acı pul biber. Daha ne olsun. Sevdiğim bütün lezzetler burada! Amaaaa, nasıl şişirir beni. Doyasıya yiyemem, çatlayacak gibi olurum üçüncü kaşıktan sonra. Aynı tepki, etsiz çiğköftede de olduğuna göre, sanırım bulgurun etkisi bu.

Derken, bir grupta, sevgili Uğur Kabadayı‘nın bu tarifine denk geldim. Doğruya doğru, ilk başta biraz şüpheli yaklaştım. Karnabahar zaten gaz yapan bir zerzevat, bir de çiğden yiyince neler gelir başıma diye çekindim. Sonrasında hadi, ya bismillah deyip giriştim işe.

Karnabahar kısırı

Evde orijinal tarifteki kadar çok farklı otlarım yoktu. Maydanoz, nane ile yetinmek zorunda kaldım. Ama içine başka birşeyler daha ekledim. Bakalım siz de sevecek misiniz?

Devamı için tık / Press to read more

Yazlık Galet

Image

Galet… Tart gibi ama daha kolay

Galet, tart kalıbı olmadan, kabaca yapılan tarta benziyor. Görüntü ve kolaylık itibarıyla, son derece kolay, hatta şapada-şupada yapılan, pişirmesi de sanki köy fırınında yapılıvermiş gibi olan, son derece yazlık, son derece kırsal bir tarif. Tart kalıbına ihtiyaç duymadan yapabileceğiniz güzel bir tart. Daha önce defalarca görmeme rağmen, denemek içimden gelmemişti. Nedense, bu hafta gelivereceği tuttu.

Tart, pay, kiş familyasının en sade üyesi galettir. Kalıp istemez, düzgün açmayı gerektirmez, Aman kalıba küçük geldi, yama yaptım, kalın oldu, ortası yırtıldı, yok kenarları düzgün olmadı, uğraştırmaz. Hem meyveli, hem tuzlu pek ala da yapılır. Arada değiştirmeniz gereken tek şey, hamurundaki şeker miktarı olacaktır. Yoksa hamurun geri kalanı tamamen aynı. Un-Yağ-soğuk su.

Bu aralar şeftali ve erik beraberliğine taktıysam da, bu galeti nedense tuzlu istedim. Tazesi olmasına rağmen kuru domates, ızgara kabak ve ızgara patlıcan ve tabii ki bunlara eşlik eden güzel bir keçi peyniri. Kuru domatesin o hafif ekşi ama yoğun tadını ve gevrek dokusunu çok seviyorum. Eh hem kabak hem patlıcan en güzel zamanında. Manzarası mükemmel, tadı daha da şahane. Yoğun, bol kekikli enfes bir yemek oldu. Yanında bol yeşillik salata harika bir akşam yemeği.

Hamuru, pate brise dediğimiz, yağ-un ana maddesiyle, ve eğer şartsa, soğuksu ile yapılan bir hamur. Tercihan elinizi bile değdirmeden, herşeyi çok çok soğukken karıştırmanız lazım. O yüzden eskiden çatalla veya hamur karıştırma bıçaklarıyla yapılıyormuş. Şimdi, atıyorsun hepsini blendera iş bitiyor.

Bu kadar reklamdan sonra tarife geçelim.

Devamı için tık / Press to read more

Kabaklı görünmez kek

Image

Demiştim size, bu “görünmez” keki farklı şeylerle deneyeceğim diye. Armuttan önce kabaklısını denedim Harika oldu. Hafif, sunumu şık, kolay.

Bol nane, bol dereotu ile bahar bahar bir aroma, dilim dilim bir sunum. Diyeceksiniz k, kabağı kaç türlü yapabilirsin ki? Ya da daha sert bir yorum, e bunun mücverden ne farkı var. 😀 Yok! Ya da var! Kabakları rendeleyip sıkma derdiniz yok. İncecik dilimlemeniz yeterli. İçinde taze soğan yok. Hani bazılarına hazımsızlık yapar ya. 😉

İlk yaptığımda nanesi az geldi, elinizi korkak alıştırmayın, öyle 1-2 sap ile yetinmeyin. Şöyle yarım demeti koyun derim. Haydi başlıyoruz:

 

Devamı için tık / Press to read more

Fırın karnıbahar hem de acılı

Image

Bu aralar çok fazla kek-pasta gidince, herkes yapıp yapıp nasıl zayıf kalıyorsun dedi. Hahahah, ben yemiyorum ki, yapıp yediriyorum. İşin sırrı burada işte. Bu zaman içinde de bir kaç tarif denedim. Yazmak kısmet olmadı, şimdi yazayım dedim. Bunlardan bir tanesi karnabahar tarifi. Ben sevdim, hatta bayıldım. İlk yaptığımda bir küçük karnabaharı yuttum resmen. İkinci yaptığımda o kadar açtım ki,  tam da pişmeden 2-3 tane yedim. Fırından erken çıkarmışım. Oğluş hatırlattı. : “Karnabahar gaz yapar öğle zamanı” 🙂 Tepsi tekrardan fırına girdi. İyice pişti

Bakalım siz de sevecek misiniz?

Önce ilk beyaz sosumuzu yapalım.

  • 1 bardak kadar yoğurt
  • 2 yemek kaşığı tepeleme un
  • sarmısak tozu
  • tuz
  • karabiber

Bu malzemelerin hepsini güzelce karıştırın. Derin bir kap kullanın.

Karnabaharı çiçek çiçek ayırın. Her biri bir lokma olacak kadar minik olsun. sonra sosun içine atın, her tarafı bulansın.

15-20 dakika 180 derece fırında pişirin. Bu arada ikinci sosu hazırlayın.

  • ince toz acı biber (tatlısını veya daha yoğun bir tat istiyorsanız tütsülenmiş paprika da kullanabilirsiniz)
  • 1 çorba kaşığı bal
  • 1 çorba kaşığı sirke
  • acısso  sos 2-3 damla (tabasco sos demiyorum, onda hafif bir ekşilik var)
  • zeytinyağı
  • 1 çorba kaşığı biber salçası

Burada önemli olan SİZİN ağız tadınız. Sirke ve bal tadı keskinleştirmeye yarıyor. Acısını da istediğiniz gibi ayarlayın. Karnabahar nispeten hafif bir tat olduğu için bol baharat kaldırıyor.

üzeri hafifçe kızarmaya başladığı zaman çıkarın, ikinci sosa bulayın. Bulayın dediğim, tepsiden kaseye, sonra tekrar tepsiye yapmak zor olabilir, o durumda çiçeklerin üzerine kaşık kaşık bu sostan dökebilirsiniz.

Tekrar fırına atın. Üzeri kızarana kadar 10 dakika gibi, fırınlayın. yanında incecik dereotlu yoğurt sos ile servis yapın.

İyice yumuşayan karnabaharları baharatlı baharatlı, acılı acılı yoğurt sosa bulayıp yemek çok güzel!!!!

Afiyet şeker olsun!

Likörlere ilave. Vişne likörü…

Image

vişne likörüYaz meyvalarının en nazlısıdır vişne. Bir gelir, bir gider. Bir ay bile dayanmaz. Haftalık pazardan kaçırdınız mı, belki iki pazarda daha bulursunuz o kadar. Sonrasında bitti mi biter. Ara ki bulasın. O yüzden vişne kıymetlidir. Annem reçelini pek severdi. Her sene kavanoz kavanoz yapardı. Kimi mücevher gibi parlayan enfes derinlikteki renkte olur, arada da olsa, nadiren, şekeri mi yanar yoksa vişnenin cinsinden mi bilmem, rengi kahve rengine döner. Vişne reçelinin bubukları kaymakla veya beyaz peynirle yenir, kalan suyu ise bize şerbet olurdu.

Şimdi bıyık altından gülmeyin lütfen. Bizim ailede bubuk denirdi. Sizinkinde tane deniyor olabilir.

Devamı için tık / Press to read more

Taze bakla çorbası

Image

Çocukken, bakladan hiç haz etmezdim. O tüylü yüzeyi, bir de çoğunlukla kılçıklı olması canımı çok sıkardı. Evet, fava her zaman sevimli geldi bana o kaymak gibi dokusu, ne ekşi, ne tuzlu ama çok hoş rayihası, tabii fava ile gelen kalabalık, gürültülü, muhabbetli sofralar.

Yemekleri bize sevdiren hatıraları da değil midir? Ben oldum olası, kalabalık, muhabbetli, gürültülü sofraları sevmişimdir. Herkesin bir arada yeyip güldüğü, ağırlamak için özel bir özen gösterilen, önceden hazırlık yapılan, misafir sofralarını. Fava da bu sofraların müdavimi ydi. Tıpkı taramanın olduğu gibi. O yüzden favayı severim, ama kılçıklı tüylü baklayı sevmem. Canım, tabii ki bütün baklalar kılçıklı tüylü olmaz ama işte. Bendeki intibası bu. 🙂

iç baklaBaharın bence en güzel sebzeleridir. Enginar, eşlikçisi bezelye ve bakla. Enginar ve bezelye bütün kış devam eder de, bakla kaçar bir yerden sonra. Hala “mevsimi” olan sebzelerden biridir kısacası. Kaçırdınız mı, artık kurusuna kalırsınız. Renksiz, illa ıslatmak gereken kuru baklaya. Hazır tazesini yakalamışken, ben hem enginarımı baklalı yaptım, hem de çorbasını denedim.

Devamı için tık / Press to read more

Karnabahar köftecikleri 24 adet 25 kal.

Image

Merak ve ilgi sebebiyle, çok çok farklı kaynaklardan tarif, yeni yemekler, fotolar takip ediyorum. Bunların içinde olmadık enteresan sunumlar da çıkıyor, artık benim için eskimiş ve bıkkınlık getirmiş tarifler de. Bakınız elmalı güller. Bu sene, karnabahar tarifleri karşıma çok çıktı. Pizzası, ekmeği, kızartması, köftesi. Sonunda köftesini denedim.

karnabahar köftesiİtiraf zamanı, ben çorbasını çok severim. Bol sütlü yaptığım zaman, oğluşa da süt çorbası diye içirmişliğim var. Ancak kızartma ile uğraşmak istemedim, annemin köftesi çok uzun ve zahmetliydi, ama internette önüme çıkan bu köftecikler, tam da benim sevdiğim gibi, muffin kalıplarında pişmesi  ve son derece de kolay hazırlanmasıyla çok cazipti.

Devamı için tık / Press to read more

Ala Balık Çorbası

Image

Bayılırım! Evde yemek olmasa da çorba olmalı mutlaka. Ne demişler;

Kana kuvvet

Göze fer

Batna ciladır

Çorba

balık çorbası

Hatta hatta, aylarca balık olmasın, ama balık çorbası mutlaka olsun. O sebzeli, bazen kremalı, bazen levrekli bazen somonlu artık Allah ne verdiyse çorbası!  Evet, benim balık çorbam biraz karışık. Tarifini ilk okuyan bir okurum, “Yahu bu sebze çorbasına döndü ?!” demişti. 😀

Devamı için tık / Press to read more